Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/30545
Karar No: 2020/7521
Karar Tarihi: 23.06.2020

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/30545 Esas 2020/7521 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi         2017/30545 E.  ,  2020/7521 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, davacının davalılardan ... Pazarlama ve Ticaret A.Ş.’ye ait işyerinde diğer davalı şirket işçisi olarak çalışığını, iş sözleşmesinin işverence haklı bir sebep olmadan feshedildiğini, davalılar arasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi bulunduğunu, davacının fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini, işe girdiği tarihte itibaren iki ay yapılan yol yardımının sonraki aylarda ödenmediğini ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı ... Ticaret A.Ş. vekili, davalı şirket ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığını, davacının davacının tüm alacaklarından dava dışı Dikey Kurumsal Eğ. A.Ş’nin sorumlu olduğunu savunarak davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
    Diğer davalı ... Tanıtım Hiz.A.Ş. vekili, davacının davalı şirketin çalışanı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz Başvurusu:
    Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışma yapıp yapmadığı uyuşmazlık konusudur.
    Somut uyuşmazlıkta davacı davalılara ait işyerinde 07.00-21.30 saatleri arasında çalıştığını ileri sürerek fazla çalışma ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiş, davalılar ise davacının fazla çalışma yapmadığını savunmuştur. Mahkemece, tanık anlatımları doğrultusunda hazırlanan bilirkişi raporuna itibar edilerek, raporda hesaplanan fazla çalışma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan raporda davacı ... davalı tanıklarının anlatımı dikkate alınarak, iki döneme göre ayrı değerlendirme yapıldığı, böylece Nisan 2012-Temmuz 2013 döneminde 07.00-17.30 saatleri arasında günde 10,5 saat çalışarak haftada 12 saat fazla çalışma yaptığı, Ağustos 2013 – Mayıs 2014 döneminde sadece davacı tanığı ...’ın beyanına göre 07.00- 21.00 saatleri arasında günde 12,5 saat çalışarak haftada 30 saat fazla çalışma yaptığı sonucuna varılmıştır. Yargılama sırasında davalılar, davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalışmasının söz konusu olmadığını, tanıkların davacının çalışma düzenini bilemeyeceklerini savunmuştur. Davacı tanığı ..., kendisinin de tanıtım ve raf düzenleme elemanı olarak aynı işyerinde iki yıl çalıştığını, ancak davacı ile ... ... bölgesinde bir ay birlikte çalıştıklarını, bunun dışındaki dönemlerde ayrı ayrı görevli olduklarını ifade etmiştir. Bilirkişi raporunda, davacı ile sadece bir ay birlikte çalıştığı gerekçesiyle bu tanığın anlatımı hiç dikkate alınmamış, diğer davacı tanığı ...’ın beyanına (aynı işyerinde çalıştığı süre ile sınırlı olarak) değer verilerek, davacının bu dönemde haftada 30 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Öncelikle, davacı tanığı ... kendisinin davalı .... A.Ş. bünyesinde pazarlamacı olarak çalıştığını beyan etmiş olup, davacı ile sürekli olarak aynı yerde çalışıp çalışmadığı, davacının çalışma düzenini hangi ölçüde bildiği netleştirilmeden salt bu tanığın anlatımına göre sonuca gidilmesi isabetli değildir. Ayrıca, her ne kadar davacı tanığı ..., davacı ile birlikte bir ay ... Bölgesinde çalıştıklarını ifade etmiş ise de, tanık aynı işyerinde yaklaşık iki yıl çalıştığını ve davacı ile aynı işi yaptıklarını beyan etmiştir. Tanık, bir taraftan kendisinin servisten yararlanmak için saat 17.30-18.00’de işten ayrıldığını, diğer taraftan davacı ile çalıştıkları bir aylık sürede saat 21.00’e kadar çalıştıklarını açıklamıştır. Davacının işinin tanıtım ve raf düzenleme işi olduğu ve bu işin çalışılan süre boyunca değişmediği, dosya kapsamından ve tanık anlatımlarından anlaşılmaktadır. Diğer taraftan davacı tanıklarının aynı dönemlere ilişkin olarak farklı çalışma düzeninden söz ettiği anlaşılmakta olup, tanık anlatımları arasındaki bu çelişki giderilmeden davacının bir dönem haftada 12,5 saat, bir dönem haftada 30 saat fazla çalışma yaptığının kabulü isabetli değildir. Aynı şekilde ulusal bayram ve genel tatil günleri yönünden de tanık anlatımları çelişkili olup, davacı tanıklarından biri bu günlerde çalışıldığını ifade ederken, diğer tanık çalışılmadığını beyan etmiştir. Hal böyle olunca çelişkili tanık anlatımlarına itibar edilerek sonuca gidilmesi yerinde değildir. Öncelikle davacının hangi dönemde nerede çalıştığı netleştirilmeli, tanıklar yeniden dinlenerek özellikle davacı tanıklarının aynı döneme ilişkin farklı çalışma düzeninden söz etmelerinin sebebi de açıklığa kavuşturularak, tanık anlatımları arasındaki çelişki giderilmeli, yapılacak araştırmanın sonucuna göre dosya kapsamındaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı belirlenmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    2-Davacının yol ücretine hak kazanıp kazanmadığı bir diğer uyuşmazlık konusudur.
    Davacı, işe girdiği tarihten itibaren ilk iki ay yol yardımı olarak kartına para yüklendiğini, daha sonra bu uygulamanın kaldırıldığını iddia etmiş; davalı işveren ise böyle bir işyeri uygulamasının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece dinlenen tanıkların anlatımına itibar edilerek isteğin kabulüne karar verilmiş ise de; davacı tanıklarından ...’ın görgüye dayalı bilgisi bulunmamaktadır. Diğer davacı tanığı ... ise “... davacı benim işe girdiğim tarihten 2-2,5 ay sonra aynı işyerinde taşeron şirket işçisi olarak çalışmaya başladı...İşverence 1-2 ay yol yardımı adı altında aylık 70,00 TL karta yükleme yaptılar. Daha evvelde yol yardımı yapılacağını taahhüt etmişlerdi daha sonra bu yardımı yapmadılar.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece sadece bu tanığın müphem ifadesine göre, işyerinde yol yardımına ilişkin bir işyeri uygulamasının bulunduğu kabul edilerek davacının 23 aylık ödenmeyen yol ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalıdır. Davacı tanığı hem davacının kendisinin işe başladığı tarihten 2-2,5 ay sonra işe başladığını ifade etmekte, hem de yol yardımının sadece ilk iki ay uygulanıp kaldırıldığını ifade etmektedir. Tanığın bu anlatımına itibar edildiği takdirde, davacıya hiç yol yardımı yapılmadığı şeklinde bir sonuç ortaya çıkar. Bir uygulamanın işyeri uygulaması olarak kabulü için, genel ve tekrarlanagelen nitelikte olması, ayrıca bu uygulamaya riayet edilmesinin bir zorunluluk (yükümlülük) olduğu yönünde genel bir inancın oluşması gereklidir. Çünkü, işyeri uygulamasında işveren, sözleşme veya kanundan doğan bir zorunluluk bulunmadığı halde böyle bir uygulamayı gerçekleştirmekte ve karşı tarafta uygulamanın tekrar edeceğine dair genel bir inanç meydana gelmektedir. Somut olay bu yönden ele alınmalı, öncelikle işyerinde işyeri uygulaması olarak bağlayıcı nitelikte “yol yardımı” uygulaması bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalı, daha sonra davacının böyle bir uygulamadan yararlanıp yararlanmadığı netleştirilmeli, bu konuda ispat yükünün davacıya ait olduğu da göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacının yol ücretine hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir. Belirtilen yönler nazara alınmadan yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalıdır.
    Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi