Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu taşınmazın aslında davacıya ait olduğunu, ancak davalının murisinin adına tespit ve tescil edildiğini, davalının taşınmazı dava dışı bir kişiye 40.000.00 TL bedel ile sattığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 13.500.00 TL yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın davalının murisine ait olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; keşif yapılmış, yerel bilirkişi ve tanıklar dinlenilmiş, kadastro tespiti yapılırken davacının taşınmazının davalının murisi adına tespit gördüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki bilgilerden davaya konu taşınmaza ait kadastro tespit tutanağında; dayanak belgenin bulunmadığı, yerde 20 yılı aşkın süredir davalının murisinin zilyed olduğunun belirlendiği taşınmazın bu kişi adına tespit edildiği, tespit tutanağının ise 30/12/2005 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Somut olayda kadastro çalışmalarında görev yapan bilirkişi fiili durumu araştırarak taşınmazın zilyedini/hak sahibini belirlemişler ve buna göre kadastro tespit tutanağını oluşturmuşlardır. Kadastro tespit tutanağının kesinleşmesi ile tapu kaydı oluşturulmuş ve saptanan fiili durum hukuki duruma dönüşerek ve mülkiyet hakkı sahibi de tapu tescil kaydı ile belirlenmiştir. Bu durum karşısında; açılan davanın reddine karar verilmesi gerekir iken, keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıkların tahmine dayalı beyanlarına güvenilerek yasal olmayan gerekçeler ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir . Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.