20. Hukuk Dairesi 2016/28 E. , 2017/5510 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 12/05/2014 tarihinde açtığı dava ile, ... ilçesi ... köyü 104 ada 15 nolu parselin ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/321 Esas 2007/512 Karar sayılı kararı ile ... vasfında olduğu gerekçesi ile iptal edildiğini, kararların kesinleştiğini, müvekkiline ait tapu kaydının herhangi bir bedel ödenmeden iptal edildiğinden zarara uğradıklarını, bu nedenle davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi ... köyü 104 ada 15 nolu parselde kayıtlı bulunan taşınmazların tapusunun iptali nedeniyle uğramış oldukları zararların,makeme masrafı ve avukatlık ücretinin tazmini için şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile yargılama giderlerinin ve kanunu vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş,12/06/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını 44278,62 TL daha artırmış, ıslah edilen bu miktar için ıslah tarihinden faiz yürütülmesini istemiştir.
Davalı ...; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; tapu kayıtlarının bedelsiz iptal edilemeyeceği, tapusu iptal edilen taşınmazın dava tarihindeki değerine hükmedileceği, tapu iptali ve tescil davasında yapılan giderlerin istenemeyeceği gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulüne,
Buna göre; toplam 49.268,62 TL tazminat bedelinin, 4.990,00 TL"sin dava tarihi olan 12/05/2014 tarihinden itibaren, 44.278,62 TL"sine ıslah tarihi olan 12/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK.nun 1007.maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dosya içeriği ve toplanan delillerden; tazminat istemine dayanak yapılan eski 526 parsel 3200m2 yüzölçümü ve fındıklık vasfı ile 1964 yılında ... ... ve arkadaşları adına tescil edilmiş 1991 yılında yapılan satışla davacıya geçmiş 2005 yılında 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan çalışmalar sonucu; 104 ada 15 parsel sayılı ve 3201 m2 yüzölçümü ile davacı adına tescil edilmiş, daha sonra ... Yönetimi ve ... tarafından açılan, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/321 Esas 2007/512 Karar sayılı ilamı sonucu ... vasfı ile ... adına tesciline karar verilmiş hüküm 08/01/2008 tarihinde kesinleşmiş, eldeki dava ise 12/05/2014 tarihinde açılmıştır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve
2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptali ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında; Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği açıktır. Tapusu iptal edilen taşınmazların arazi niteliğinde oldukları hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme günündeki net gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi olan 2014 yılı resmî rakamları esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
Diğer taraftan hükme dayanak yapılan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde bulunmadıkları,1taşınmazların kısmen meşe, gürgen, kayın vb. ... ağaçlarının,kısmen kapama fındık ağaçlarının yer aldığı açıklanıp ... ağaçlarının bulunduğu alanın ... ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden, kalan kesimi ile diğer parseller yönünde ise fındıklık geliri üzerinden dava tarihindeki değerleri belirlenmiştir.
Yine hükme dayanak yapılan raporda çekişmeli taşınmazlarda bulunan ... ağaçların dikme olmayıp doğal yollarla oluşan ... ağaçlarının bulunduğu belirtildiği halde anılan kesimin arazi niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp net gelir metodu ile gerçek değerinin tespit edilmesi gerekirken ... ağaçlarının kerestelik tomruk geliri ve yakacak odun geliri üzerinden m2 birim fiyatının belirlenmesi de doğru görülmemiştir.
O halde çekişmeli taşınmazlar arazi niteliğinde olduklarında çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtildikten sonra konunun uzmanı bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, taşınmazın sulu-kuru olup olmadıkları, bitki örtüsü, yerleşim alanlarına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgelerindeki konumları gözetilerek taşınmazın ağaçlık olan bölümü yönünden tarla niteliği itibariyle, kapama fındık bahçesi ise fındıklık olarak, kapama fındık bahçesi niteliğinde değil ise tarla niteliği itibariyle çevredeki ekilebilir ürünler araştırılıp elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılıp net gelir yöntemiyle üzerindeki fındık ağaçların ise değerlendirme tarihindeki ilçe tarım müdürlüğü verilerine göre maktu değerlerinin tespit edilmesi, tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihteki gerçek değerlerinin hesaplattırılması, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerlendirme tarihine göre tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazların zemin değeri, var ise üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri esas alınarak tapu sahibinin oluşan gerçek zararının saptanması gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.