14. Hukuk Dairesi 2014/15517 E. , 2016/1367 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.03.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Geçit davalarına uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parsellerden geçit kurulması tercih edilmeli ayrıca aleyhine geçit kurulan taşınmazların ekonomik kullanım bütünlülüğünün bozulmaması gerekir.
Somut olaya gelince; dosya içerisindeki tapu kayıtlarına ve pafta örneğine göre aleyhine geçit kurulması istenen 8 ve 136 sayılı parsellerin malikleri aynı kişilerdir. Her iki taşınmaz da tapuda ... mirasçıları adına kayıtlı olup bu parsellerin bir bütün olarak kullanıldığı da anlaşıldığından tek parsel olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece, ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacak şekilde 106 ada 8 sayılı parselden geçit kurulması doğru değildir.
Bu itibarla mahkemece öncelikle güneydoğudaki 6 sayılı parsele bitişik 5 ve 17 sayılı parsellerin arasında kuzeydoğuya doğru uzanan boşluğun kadastrol yol olup olmadığı araştırılarak bu yerin genel yol olduğu tespit edildiği takdirde davacının geçit ihtiyacını karşılayıp karşılamayacağı hususu değerlendirilerek davacının geçit ihtiyacının karşılandığı tespit edildiği takdirde davanın reddi gerekir.
Aksi halde dosya içerisindeki pafta suretine göre civardaki başkaca alternatifler de belirlenerek Dairemizin yukarıda açıklanan ilkeleri doğrultusunda en uygun seçenekten geçit kurulmalıdır.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.