20. Hukuk Dairesi 2015/17071 E. , 2017/5505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili dava dilekçesi ile muris ..."in dava konusu ... ilçesi, ... mahallesi, ... mevkiinde 757 ada 1 sayılı parselde bulunan taşınmazı 13.11.1969 yılında satın aldığını, davalı ... tarafından dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesi ile açtığı davanın yapılan yargılamaları sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/218 E. - 2013/137 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağı, gerekçesi ile tapunun iptali il ... adına tesciline karar verildiğini, kişinin mülkiyet hakkı sona erdirilirken karşılıklı hak dengesinin sağlanması için mülkiyet hakkı sahiplerine tazminat niteliğinde bir bedelin ödenmesi gerektiğini, tazminatın nedeninin yasa dışı bir işlemden değil hak dengesinin sağlanmasından kaynaklandığını bildirerek muris ..."e ait olan yerin ... adına tescili neticesinde mirasçıların mülkiyetlerini kaybetmeleri nedeniyle mirasçılar lehine 250.000.-TL maddi tazminata hükmedilmesini, ayrıca dava tarihinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek reeskont faizin uygulanmasını hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 141.658,88.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıların miras hisseleri toplamı olan 10/12"ye denk gelen miktarda Hazineden tahsili ile davacılara miras hisseleri oranında ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir
Dava, TMK"nın 1007. maddesi gereğince tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır" hükmüne yer verilmiştir.
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481, 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre dava harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi dava harcının alınması gerekir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 250000.-TL tazminat talebinde bulunmuş, ise de sadece maktu harç yatırmıştır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava edilen değer üzerinden dava harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa dava edilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı tamamlanmayan dava dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 15/06/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.