8. Hukuk Dairesi 2010/4779 E. , 2010/5138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine ve Mahmudiye Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.05.2008 gün ve 217/123 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin 56 parsel üzerinde pay sahibi olduğunu, 20.01.1972 tarihinde kesinleşen kadastro yoluyla taşınmaz üzerinde 1/2 oranında pay sahibi olarak gösterilen ... kızı ...’nın kim olduğunun bilinmediğini, tapu kaydının hukuksal değerini yitirdiğini açıklayarak 1/2 payın tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, Belediyeye husumet düşmediğini, davalı Hazine vekili ise kazanma koşullarının gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu yer üzerinde davacının ekonomik amacına uygun zilyetliği bulunmadığı açıklanarak davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 56 parsel, 08.01.1952 tarih 20 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle 20.10.1970 tarihinde 1/2 oranında tapu kayıt malikleri ... ve ölü ... kızı ... adına tespit edilmiş, tutanağın 20.01.1972 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur.
Dava, TMK.nun 713/2.maddesi uyarınca tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamaması nedenine dayalı pay iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir.
Somut olayda; davacı vekili taşınmaz üzerinde 1/2 pay sahibi olan malikin kim olduğunun bilinmediğini, 1972 yılından beri taşınmazın vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak pay iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kayıt maliki Hüseyin kızı ..., kadastro tutanağı ve dayanak tapu kayıtlarındaki bilgilere göre bilinmeyen bir kişi olmayıp tanınan ve bilinen bir kişidir. Kayıt malikinin ölüm tarihi ve mirasçılarının belirlenmemesi, kimliğine ait bilgilerin elde edilememesi ve adresinin saptanamaması gibi hususlar o kişinin tapu kütüğünden maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bununla kanun koyucu tapu kütüğünün incelenmesinden anlaşılamayan, kim olduğu belirlenemeyen hayali kişiler amaçlanmıştır. Oysaki kadastro tutanağındaki açıklamalara göre, Hüseyin kızı ..., tanınan ve bilinen bir kişidir.
Diğer yönden, TMK.nun 713/2.maddesi uyarınca bir taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının kazanılabilmesi için aynı kanunun 713/1. maddesindeki koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Yerel bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmaz bölümünün taşlık, çalılık niteliğinde olduğunu, hayvan otlatılmak suretiyle kullanıldığını bildirmişler, ziraatçı uzman bilirkişi, taşınmaz bölümünün meşelik, çalılık şeklinde olduğunu, üzerinde tarımsal faaliyet yapılmadığını açıklamıştır. O halde davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliği ekonomik amacına uygun olmayıp sürdürülen zilyetlik mülkiyeti kazandırıcı mahiyette bulunmamaktadır. Bu açıklamalara göre, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 28.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.