8. Hukuk Dairesi 2010/2261 E. , 2010/5126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
... ve ... ile ... ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.12.2009 gün ve 162/460 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, “...Sitesi No:79 Pınarlı” adresinde bulunan villanın vekil edenleri tarafından 2.8.2004 günlü sözleşme ile davalı ...’dan satın ve zilyetliğinin devralındığını, diğer davalı ...’nin aynı evi daha önce diğer davalıdan satın aldığını öne sürerek çilingir vasıtasıyla girerek işgal ettiğini açıklayarak, davalıların elatmasının önlenilmesine ve murazaanın giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., dava konusu taşınmazın da üzerinde bulunduğu parsel üzerine 20 adet villa yaptırdığını, nizalı binayı önce diğer davalı ...’ye sattığını, ancak adı geçenin satış bedelinin cüzi kısmını ödediğini, kalan kısmı için icra takibi yaparak, haciz işlemi ile binayı geri aldığını, bilahare bir müddet bizzat kullanıp daha sonra da yurtdışında oturan ve yaz aylarını burada geçiren davacılara sattığını, davalı ...’nin villayı işgal ettiğini açıklamıştır.
Davalı ... vekili, dava konusu binanın bulunduğu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğunu, vekil edeninin üzerine inşa edilen villayı davalı ...’den satın aldığını, icra takibi ve haciz işlemini takiben alacaklı-satıcı Bedri’nin enkaz bedelini alacağına mahsuben aldığı halde söküm işlemi yapmaksızın binayı danışıklı olarak davacılara devrettiğini, zilyetliğin vekil edeni tarafından sürdürüldüğünü ve ecrimisil ödendiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu binanın bulunduğu taşınmazın 590 parsel numarasıyla 23.8.1994 tarihinde hükmen Hazine adına tescil edildiği ve 6831 sayılı Yasanın değişik 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu belirlenmiş bulunmaktadır. Davacılar, uyuşmazlık konusu binanın davalı ...’den satın ve zilyetliğin devralındığını,üzerindeki binanın satıcıları tarafından inşa edildiğini, davalı ...’nin haksız işgal ettiğini ileri sürerek ve satın almaya dayanarak elatmanın önlenilmesi ve anlaşmazlığın giderilmesini istemiştir. Davalı ..., davacılar tarafından ileri sürülen maddi vakıayı doğrulamıştır. Davalı ... ise binayı daha önce diğer davalıdan satın aldığını, satış bedeli hususunda davalı ... ile anlaşmazlığa düşüldüğünü, korunması gereken zilyedin kendisi olduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur. Somut olayda iddia, savunma ve dosya kapsamı itibariyle ; Hazineye ait taşınmaz mal üzerine izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan kalıcı nitelikteki yapıyı inşa edenden satın aldığını öne süren zilyetlerin, arsa maliki Hazineden başka kimseler aleyhine açtıkları dava arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakta olup, HUMK.nun 8/II-3.madde ve fıkrasında yazılı zilyetliğin korunması davası olmayıp, temelinde bir hak davası olduğu tereddütsüz bulunmaktadır. (Yargıtay HGK.nun 25.11.2009 tarih ve 2009/ 8-518 Esas, 573 Karar).
Toplanan deliller ve dosya içeriğine, uyuşmazlık konusu binanın davalı ... tarafından Hazine adına kayıtlı taşınmaz üzerine inşa edilerek, 2.8.2004 tarihli sözleşme ile davacılara satışla devredildiğine, zeminle ilgili istek ileri sürülmediğine ve Hazinenin davada taraf sıfatı bulunmadığına göre, davacıların üstün hak sahibi olduğunun kabulüyle taleplerine değer verilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 28.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.