14. Hukuk Dairesi 2014/16334 E. , 2016/1311 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.05.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı vekili, 26 ayrı taşınmazda müvekkili ile davalıların müşterek malik olduğunu, hissedarların tek başına değerlendirmesinin fiilen ve hukuken mümkün olmadığını, aynen taksimi kabil olmayan taşınmazlardaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiş, 06.06.2013 havale tarihli dilekçe ile 11 adet taşınmaz ile ilgili davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalılardan ..., açılan davayı kabul ettiğini ifade etmiş, dahili davalı ...si vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılar vekili, kısmi feragatı kabul ettiklerini belirterek, eksik hususların giderilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, dahili dava etmek istediği kişilerin bilinen adreslerini dosyaya bildirmiş, mahkemece tebligatların bu adreslere yapılamadığından bahisle davacı vekiline, tebligatı iade gelen dahili davalıların ikametgah adreslerini bildirmesi için sonraki celseye kadar süre verilmiş, sonraki celsede duruşmada hazır bulunmayan vekile adres bildirmesi hususunda kesin süre ve sonuçlarının belirtildiği muhtıra tebliğ edilmesine karar verilmiş, bu muhtıra davacı vekiline, 26.09.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Mahkemece, feragat edilen taşınmazlar yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer parseller yönünden ise davacı tarafa kesin süre verilmesine rağmen taraf teşkili sağlanamadığından usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119. maddesi gereğince, dava dilekçesinde tarafların adı, soyadı ve adreslerinin bulunması gerekli olup bu hususların eksik olması halinde hakim tarafından davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verilmesi, kesin süre içinde bu eksikliğin tamamlanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı, adresi meçhul olanlara nasıl tebligat yapılacağı, adres araştırması ve tespiti yöntemi 7201 sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümlere yer verilmiştir. Mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. ve 35. maddelerindeki düzenlemeler gözetilerek öncelikle davalıların adres kayıt sistemine yazılı adresleri araştırılarak buradaki adreslerine tebligat yapılması sağlanmalıdır. Adres kayıt sisteminde adresleri bulunmadığı takdirde, adres araştırması yapılarak adres tespiti yoluna gidilmeli ve tespit edilecek adreslerine tebligat yapılmalıdır. Tüm bu araştırmalar ile de bir sonuca varılamadığı takdirde anılan davalılara ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda ise paylı maliklerden 9 kişinin adı, soyadı ve adresleri daha önce davacı tarafça dosyaya bildirildiği halde bu konuda noksanlığın giderilmesi için davacı vekiline süre verildiği, ayrıca paylı maliklerden muris ..."ın mirasçılarını gösterir veraset ilamını davacı tarafça ... Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesi 06.06.2013 havale tarihli, 2013/186 muhabere numarası ile mahkemeye gönderildiği halde, bu konudaki noksanlığın giderilmesi için de davacı vekiline 16.09.2013 tarihli muhtıra tebliğ edilerek 24.10.2013 tarihli celsede verilen ara karar ile davacı vekilinin belirtilen hususları yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı tarafından HMK 119/b maddesindeki noksanlıkların yerine getirildiği anlaşıldığından mahkemece, taraf teşkiline ilişkin başkaca noksanlıklar giderilerek taraf teşkili tamamlandıktan sonra davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.