17. Hukuk Dairesi 2015/15406 E. , 2018/7483 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili; davalının maliki olduğu ... plaka sayılı aracın davacı şirket tarafından 10.12.2012 - 10.12.2013 tarihleri arasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalandığını, sigortalı aracın 21.05.2013 tarihinde ... "nın sevk ve idaresinde iken kaza yapması sonucu ... "ın vefat ettiğini, ... "ın yasal varislerine 107.185,00-TL"sı destekten yoksun kalma tazminatının 22.07.2013 tarihinde poliçe limiti kapsamında ödendiğini, sigortalı araç sürücüsünün yapılan kan tahlili sonuçlarında 1,31 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, motorlu aracın hatır için kendisine verilen kişinin alkollü durumda kaza yapması halinde davacı şirkete rücu hakkının doğduğunu, bu nedenlerle 107.185,00-TL"sının 22.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; 21.05.2013 tarihli kazada aracı kullananın malik davalı değil ... olduğunu, bu kişinin davalının oğlu olduğunu ve davalının haberi olmadan arabayı aldığını, dolayısıyla davalının aracı rızası dahilinde sürücüye teslim etmediğini, sigorta şirketinin ödenilen tazminatı rücu etmesi için gerekli şartların hiçbirinin yerine gelmediğini, davacı şirketin ... tam kusurluymuş gibi bütün tazminat bedelini ödediğini, ancak ..."nın olayda tam kusurlu olmadığını, vefat eden şahıs ve sürücü ..."nın birlikte alkol aldığını, dolayısıyla kazada vefat edenin emniyet kemerini takmadığını ve ölümüne büyük oranda kemer takmamasının neden olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davasının kabulüne, 107.185,00-TL"sının 22.07.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. Maddesinde alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra konu ile ilgili olan "b-2" bendinde "alkollü içki almış olarak kandaki alkol miktarına göre araç sürme yasağı kenar başlığı altında; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları açıklanmıştır.
Ayrıca, Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nın 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol
miktarına göre araç kullanma yasayağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK"nun 1281. Maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uyulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları).
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, sürücünün alkol aldığı kabul edilerek, içinde nöroloji uzmanının da bulunduğu bilirkişi kurulundan, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda rapor alınarak sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
2-Kabule göre; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu"nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmalıdır.
Somut olayda davalı vekili, vefat edenin yolcusu olduğu araç sürücüsünün de alkollü olduğunu belirterek müteveffa Bahattin’in müterafık kusurunun bulunduğunu savunmuştur.
Davacı ...Ş."nin trafik sigortacısı olduğu araç, sürücü Emre"nin sevk ve idaresindeyken meydana gelen trafik kazası sonucu yolcu olarak bulunan Bahattin vefat etmiştir. Yapılan soruşturmada, davacıya sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunun tespit edilmiş olması bakımından olayda müteveffa Bahattin’in müterafik kusurunun bulunduğuna dair davalı savunması üzerinde durulmalı ve tarafların delilleri toplanarak BK’nın 44. (6098 sayılı BK 52) maddesi uyarınca tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunda karar yerinde tartışılıp değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 06.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.