Esas No: 2021/12336
Karar No: 2022/4955
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/12336 Esas 2022/4955 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bir alacaklı, kambiyo senetlerine yönelik haciz yoluyla takip başlatmış ancak borçlu, senetlerin sahte olduğunu iddia ederek imzaya itiraz etmiştir. Mahkeme, bilirkişi raporları doğrultusunda takibin durdurulmasına karar vermiştir. Alacaklı, karara itiraz ederek istinaf talebinde bulunmuş, ancak istinaf talebi reddedilmiştir. Alacaklı tarafından yapılan temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, mahkemece alınan raporların çelişkili olduğunu ve kesin kanaat bildirmediğini belirterek, yeniden ehil bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğine hükmederek kararı bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi
- 5311 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 364/2. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte örnek 10 numaralı ödeme emri tebliği üzerine borçlunun İİK’nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük sürede icra mahkemesine başvurarak, sair iddiaları ile birlikte imzaya itiraz ettiği, mahkemece; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verildiği, işbu karara karşı alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince; alacaklının istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, kararın alacaklı tarafından temyiz edildiği görülmektedir.
Somut olayda mahkemece aldırılan 02/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “... senetteki borçlu imzalarının, ... eli mahsulü olmayıp adı geçenin orijinal imzalarından model alınmak suretiyle takliden sahte atılmış imzalar oldukları kanaatine varılmıştır...” yönünde kanaat bildirildiği, dosyada mevcut, ... Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2019/5210 soruşturma sayılı dosyasından alınan 25/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda “İnceleme konusu senet aslında bulunan, borçlu adına atılmış iki adet imzanın, mevcut karşılaştırma imzalara göre ...’ın eli ürünü olduğu....” sonucuna varıldığının bildirildiği, mahkemece dosyada mevcut raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nden alınan 03/03/2020 tarihli raporda “... söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla kuvvetle muhtemel ...’ın eli ürünü olmadığı” yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmaktadır.
HGK’nun 07.10.2009 tarih ve 2009/12-382-415 sayılı kararında da belirtildiği üzere; herhangi bir belgedeki imza ve yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının, tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleri ile de desteklenmesi şarttır.
Yukarıda izah edildiği üzere her ne kadar mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeye çalışılmış ise de 03/03/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi raporu kesin kanaat bildirmediği sürece bağlayıcı olamayacağından ve ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi gidermediğinden hüküm kurmaya elverişli olmayan bu raporlara dayalı olarak sonuca gidilmesi doğru değildir.
O halde, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporlarındaki çelişkili tespitlerin giderilmesi için yeniden ehil bilirkişilerden oluşacak bir heyetten kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan raporlar hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi ve alacaklının istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 14/10/2021 tarih ve 2021/282 E. - 2021/2239 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve ... 10. İcra Hukuk Mahkemesinin 23/11/2020 tarih ve 2019/288 E. - 2020/545 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.