11. Hukuk Dairesi 2020/4415 E. , 2021/6373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
VEKİLİ : AV. ...
VEKİLİ : AV. ...
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi"nce verilen 24.05.2018 tarih ve 2015-1367/474 sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi"nce verilen 07.11.2019 tarih ve 2018-1413/1357 sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka ile, asıl borçlu davadışı Canmet Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti."nin arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinin imzalandığını, davalının bu sözleşmeye müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, kefalet limitinin 200.000.- TL olduğunu, asıl borçlunun cari hesap kredi borcunu ödemediğini, bu nedenle hesabın kat edilerek asıl borçlu ve kefillere yönelik hesap kat ihtarının gönderildiğini, ancak ihtara rağmen borcun ödenmediğini, bu nedenle asıl borçlu ve kefillere yönelik genel haciz yolu ile takibin başlatıldığını, ancak davalı borçlunun böyle bir borcunun olmadığı gerekçesiyle takibe, ödeme emrine, borca ve ferilerine itiraz ettiğini ve takibin bu nedenle bu borçlu yönünden durduğunu, ancak borçlunun itirazının haksız olduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının 200.000.- TL limitle asıl borçluya kefil olduğunu, ancak davacı bankaya kefalet borcu nedeniyle 25.09.2012 tarihli 100.000 Euro bedelli senedi ciro ederek verdiğini, senedin 28.09.2015 tarihinde bankaca tahsil edildiğini ve 200.000 TL"nin kefalet borcuna mahsuben tahsil edildiğini, kalan 17.000.- TL"nin ise davalıya iade edildiğini ve davalının bu şekilde ödeme ile kefalet borcunu yerine getirdiğini, davacının davalıya ya da asıl borçluya başkaca kredi kullandırmadığını, buna rağmen davacının haksız olarak davalıya yönelik takibe giriştiğini, davacıya kat ihtarı dahi göndermediğini belirterek davanın reddine ve %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılamaya göre, davalının 23/03/2012 tarihinde kefalet sözleşmesine imza attığı ve kefil olduğu tarihten sonra kullandırılan kredinin ödendiği, kefalet sözleşmesinden önce dava dışı şirkete kullandırılan 75.000,00 TL"lik kredi nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun (TBK"nın 589. maddesi"de göz önünde bulundurulduğunda) olmadığı, kefalet sözleşmesinde de davalının dava öncesi kullandırılmış kredilerden sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığı, ayrıca davacının kötü niyetli olarak icra takibini başlattığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin yasal koşulları bulunmadığından reddine, dava konusu edilen 71.647,03 TL bedelin takdiren %20"si oranında kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince yapılan yargılamaya göre, ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,90 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 18/11/2021 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞIOY
Dava, genel kredi sözleşmesine kefaletten kaynaklanan banka alacağının tahsiline yönelik icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir.
Toplanan delillerle, davalının 23.03.2012 tarihinde, davadışı borçlu şirket ile banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borca 200.000.- TL tutarında müteselsil kefalette bulunduğu, kefaletin zamanla veya artırılan kredi limitiyle sınırlandırıldığına ilişkin bir işaret bulunmadığı, bu durumda davalının asıl borçluya mezkur genel kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılan kredinin ödenmeyen kesiminden sorumlu olup takip tarihi itibariyle henüz ödenmemiş 71.647,03 TL tutarında kredi borcunun bulunduğu anlaşılmaktadır.
Kefalet tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nın 483. maddesi uyarınca kefalet mevcut ve muteber bir borç için söz konusu olabileceği gibi doğması muhtemel borç bakımından da mümkündür. Kredi ve kefalet sözleşmesi gözetildiğinde, davalının sadece artırılan limit çerçevesinde kullandırılan krediden kaynaklanan borca kefil olduğu yolundaki savunmasına itibar edilemez. Öte yandan, hiçbir delille desteklenmediği için, bononun, davalının kefaletten kaynaklananan borcunun teminatı olarak ciro edildiği ve tahsil edilmesi ile davalının kefalet borcunun sona erdiği yolundaki davalı savunmasına da itibar edilmesi mümkün değildir.