
Esas No: 2019/8580
Karar No: 2020/1997
Karar Tarihi: 03.02.2020
Rüşvet alma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2019/8580 Esas 2020/1997 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma
HÜKÜM : Eylemin zincirleme olarak icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçunu oluşturduğunun kabulüyle mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık hakkında tayin olunan ceza miktarına göre sanık müdafin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 318. maddesi uyarınca reddiyle, İNCELEMENİN DURUŞMASIZ YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Tebliğnamede isimlerine yer verilen sanıklar ... ve ... hakkında bir temyiz bulunmadığı ve O yer C.Savcısının temyiz talebinin sanık lehine olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Mahkemenin, TCK"nın 250/1, 250/4 ve 35. maddelerini aynı Kanunun 61/4-5. maddesi uyarınca bu sıra dahilinde uygulamasında isabetsizlik bulunmaması, sanığa ek savunma hakkı verilmeksizin teşebbüs hükümlerinin uygulanmasının suçun niteliğini değiştirmemesi ve ilk defa duruşmada ortaya çıktığı takdirde cezanın artırılmasını ya da ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerden olmadığı gibi sanığın icbar suretiyle irtikaba teşebbüs suçundan cezalandırılması yönündeki iddia makamının mütalaasına karşı sanık ve müdafin beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bu hususlarda bozma isteyen düşüncelere iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 tarihli ve 2009/5-167, 2010/70 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; icbar suretiyle irtikap suçunda mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak koşuluyla, doğrudan doğruya veya
dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareketin icbar kavramına dahil olduğu, manevi cebirin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerektiği, Ağlı Orman İşletme Şefliğinde orman muhafaza memuru olarak görev yapan sanığın, haklarında beraat kararı verilen inceleme dışı sanıklar ... ve ..."ten, hayvan taşımak için kiraladıkları tırda düşük ve devrik ağaçlardan temin edilmiş orman emvali bulundurduklarından bahisle idari yaptırım uygulamama karşılığında, kişi başı 500,00 TL talep ettiği, sanıklar ... ve ..."ün bu teklifi parayı kurban bayramı sonrası vermek üzere kabul ettikleri şeklinde gerçekleşen somut olayda; kurban bayramı sonrasında ..."in kendisinden parayı tekrar istemesi üzerine "sana borcum yok" diyerek sanık ..."yi geri çevirmesi, ... ve ..."ün sanık ..."ye para vermemeleri, sanık ..."nin parayı tanık ..."den istemesi üzerine tanık ..."in ihbarda bulunması karşısında, sanığın, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere, yasanın öngördüğü anlamda icbar boyutuna varan davranışlarının bulunmadığı, bu itibarla irtikap suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı, söz konusu orman emvali tespit edilmemesine rağmen Cumhuriyet savcılığının talimatına istinaden sanık ... hakkında idari para cezası tutanağı düzenlenmesi karşısında, sanıklar ... ile ..."ün meşru zeminde olup olmadıkları hususunun da şüpheli kaldığı nazara alındığında sübut bulan eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için kamu görevlisinin çıkar sağlamaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Zincirleme suç yönünden artırım yapılırken TCK"nın 43/2. delaletiyle 43/1. maddesi yerine, 43/3. delaletiyle 43/1. maddesine yer verilmek suretiyle CMK"nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Sanık hakkında TCK"nın 53/5. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmolunduğu sırada, 53/1-a madde-fıkra-bendindeki hak ve yetkilerin tamamını kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi yerine "kamu görevinden" yasaklanmasına karar verilmek suretiyle sınırlı uygulama yapılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafin ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA 03/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.