Davacı N.. K.. tarafından, davalılar M.. D.. vdl. aleyhine 14/09/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 21/05/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının, davalılardan H.. D.." ya yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir. 2-Davacının davalılardan M.. D.., R.. E.. ve E.. B.." e yönelik temyiz itirazına gelince; Dava, haksız eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, kendisinin de ortağı olduğu yapı kooperatifinin yönetim kurulu başkanı ve üyeleri olan davalılardan M.. D.., R.. E.. ve E.. B.."in 158 kooperatif ortağına gönderip kendisine göndermedikleri 04/12/2008 ve 23/07/2010 tarihli mektuplarla şahsını hedef alan kötüleyici, karalayıcı ve hakaret niteliği taşıyan ifadeler kullandıklarını, bu nedenle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi zararının ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davacının mektuplardan 08/05/2011 tarihinde haberdar olduğu, dava tarihinin ise 23/06/2012 olup 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği belirtilmiş ve istem reddedilmiştir. 818 sayılı BK’nın 60/2. (6098 s. TBK m. 72) maddesi gereğince, zarara yol açan eylemin aynı zamanda suç sayılan bir eylem olması durumunda uygulanacak zamanaşımı süresi, o suçun bağlı olduğu (uzamış) ceza zamanaşımı süresidir. Dava konusu mektuplarda davacı hakkında değişik iddia ve ithamlarda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu eylemler 5237 sayılı TCY’nin 125. maddesinde düzenlenen “hakaret” suçunu oluşturabilecek nitelikte olup, olaya uygulanacak zamanaşımı süresinin belirlenmesinde ceza zamanaşımı süresine bakılmalıdır. Ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için somut olay ile ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma açılmış bulunması da şart değildir. Şu durumda; davanın açıldığı tarihte olay tarihinden itibaren uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolmadığı açıkça anlaşılmakta olduğundan, işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle istemin tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davalılardan M.. D.., R.. E.. ve E.. B.. yönünden BOZULMASINA, davacının davalılardan H.. D.." ya yönelik temyiz itirazlarının (1) no"lu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.