Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5738
Karar No: 2017/5454

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/5738 Esas 2017/5454 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/5738 E.  ,  2017/5454 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 20.12.2016 gün 2016/7004E-2016/12383K sayılı ilâmıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar 26.02.2009 tarihli dilekçe ile ; miras bırakanları ..."ın 45 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 1946 yılında ..."ndan satın aldığını, köy tüzel kişiliği tarafından miras bırakanları aleyhine açılan davanın kabul edilerek taşınmazın Mer"a Yaylak, Kışlak Kütüğüne tescil edildiğini, daha sonra 4342 sayılı Mer"a Kanununun 14/C maddesi uyarınca mer"a vasfı değiştirilerek 500.000. m² kısmının ... adına tescil edildiğini, taşınmazın kendilerine iadesi gerektiğini ileri sürerek, müfrez 45 ada 24 ve 25 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22/12/2009 gün ve 2009/9795 E. - 13638 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Bozma kararında özetle “...Davacıların miras bırakanı bakımından kesin hüküm bulunduğu belirlenmek suretiyle tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacılar yararına makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiği..." belirtilmiştir. Bozma sonrasında davacılar dava dilekçesini ıslah ederek 9.892.613,79TL tazminat isteminde bulunmuşlardır.
    Mahkemece ; bozma sonrası ıslah olmayacağı gerekçesiyle dava dilekçesinde belirtilen 10.500TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27/03/2012 gün ve 2011/13897-2012/3483 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararı özetle "...Mahkemece, bozma kararına uyulmak suretiyle davacılar yararına tazminata hükmedilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ne var ki; davanın tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğiyle açıldığı, dava dilekçesinde 10.500.00.-TL"nin dava değeri olarak gösterildiği, mahkemece de bu rakam üzerinden tazminata hükmedilmiş ise de; davanın kademeli olması sebebiyle dilekçede gösterilen değerin tapu iptal ve tescil isteğine münhasır bulunduğu, mahkemece, iptal- tescil isteğinin reddine dair karar Dairece benimsenerek tazminat isteği bakımından keyfiyetin değerlendirilmesi öngörüldüğüne göre; ıslah yoluna gerek bulunmaksızın tazminat isteğinin kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği, keşfen belirlenen değer üzerinden harç ikmal edilmekle beraber mahkemece, değer tespiti bakımından yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hükme elverişli nitelikte olmadığı,mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle taşınmazın nitelik ve değerinin saptanması ...." gerektiği belirtilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davanın kısmen kabulüne;
    ... aleyhindeki davanın husumet yönünden reddine,
    4.679.493,66 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...den alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hükmün davacılar ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 20.12.2016 gün 2016/7004E-2016/12383K sayılı ilâmıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili ve davalılardan ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Dava, TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 25.04.1946 tarihinde yapılan kadastro sırasında 45 ada 1 parsel sayılı 1.368.465m2 yüzölçümündeki taşınmazın mera niteliği ile ... adına tespit ve tescil edildiği, ... tarafından tapu kaydına dayalı açılan dava üzerine ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1946/119E-1946/1059K sayılı ilamıyla 45 ada 1 parselin tapu kaydının iptaline ... adına tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, 05.07.1948 tarihinde çayırlık niteliği ile ... adına tescil edildiği, aynı gün satış yoluyla ..."a geçtiği, ... KTK tarafından açılan dava üzerine ... 2.AHM"nin 1977/526E-1986/697K sayılı ilamıyla 45 ada 1 parselin kadim mera olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline köyün merası olarak tespitine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 21.10.1988 tarihinde kesinleştiği, irtifak kamulaştırması sebebiyle 04.02.1987 tarihinde 45 ada 16, 17, 18 ve 19 parsellere ayrıldığı, 45 ada 19 parselin 1.368.273m2 yüzöçümlü olarak çayırlık niteliği ile ... adına tescil edildiği, beyanlar hanesine 20.057m2lik saha üzerinde ... Genel Müdürlüğü lehine daimi irtifak hakkı şerhinin yazıldığı, ... 2.AHM"nin 1977/526E-1986/697K sayılı ilamının 09.04.2007 tarihinde infaz edilerek 45 ada 19 parselin mera yaylak kışlak kütüğüne yazıldığı, İl Sağlık Müdürlüğünün ... mahallesinde hastane yapılması için 45 ada 19 parselin 500.000m2 yüzölçümlü kesiminin mera vasfının değiştirilmesi talebinde bulunması üzerine 23.10.2007 tarihinde 45 ada 19 parselin 500.000m2 yüzölçümlü kesiminin 4342 sayılı Kanunun 14/c maddesi uyarınca mera vasfından çıkarıldığı, 45 ada 24 ve 25 parsellere ayrıldığı, 45 ada 24 parsel sayılı 868.273m2 yüzölçümlü taşınmazın mera yaylak kışlak kütüğüne tescil edildiği, 45 ada 25 parsel sayılı 500.000m2 yüzölçümlü taşınmazın ise ham toprak niteliği ile 18.01.2008 tarihinde ... adına tescil edildiği, daha sonra 45 ada 24 ve 25 parsellerin 3402 sayılı Kanunun 22/a uygulamasıyla 7093 ada 19 ve 20 parsel numarasını aldıkları, davacıların 24.02.2009 tarihinde tapu iptali tescil olmazsa tazminat istemiyle dava değerini 10.500TL belirterek eldeki davayı açtıkları, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22/12/2009 gün ve 2009/9795E-2009/13638K sayılı bozma ilamından sonra yapılan bilirkişi incelemesi sonucu davacıların dava dilekçesini ıslah ederek 9.892.613,79TL tazminat isteminde bulundukları, mahkemece de bozma sonrası verilen ıslah dilekçesi esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Her ne kadar hükmüne uyulan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27/03/2012 gün ve 2011/13897-2012/3483 sayılı kararında “ ....Davanın tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğiyle açıldığı, dava dilekçesinde 10.500.00.-TL"nin dava değeri olarak gösterildiği, mahkemece de bu rakam üzerinden tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, davanın kademeli olması sebebiyle dilekçede gösterilen değerin tapu iptal ve tescil isteğine münhasır bulunduğu, mahkemece, iptal- tescil isteğinin reddine dair karar Dairece benimsenerek tazminat isteği bakımından keyfiyetin değerlendirilmesi öngörüldüğüne göre; ıslah yoluna gerek bulunmaksızın tazminat isteğinin kendiliğinden gözetilmesi gerektiği.. “ belirtilmiş ise de dava, terditli (kademeli) olarak açılmış olup, dava dilekçesinde belirtilen 10.500TL miktarlı dava değeri hem tapu iptali tescil hemde tazminat isteklerine ilişkin harca esas değerdir. Eş söyleyişle tapu iptali ve tescil isteği yönünden dava değeri 10.500TL olduğu gibi, terditli istek olan tazminat yönündende dava değeri 10.500TL"dir. Diğer taraftan ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 176. ve devam eden maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. 176. maddede, davanın her iki tarafının da, yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 177.maddede, ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Sonraki hükümler, ıslahın şekline ve sonuçlarına ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Islah, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur.
    Ne var ki, taraflardan birine davanın herhangi bir aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177. maddesinde, ıslahın yalnızca tahkikat bitinceye ve hüküm verilinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, bu istisnai yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği hallerde, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması; bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
    04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı ve 06.05.2016 gün 2015/1E-2016/1K İçtihadı Birleştirme Kararları uyarınca da soruşturma ve yargılama bitinceye kadar bir defaya mahsus olmak üzere ıslah yapılabilir. Yargıtayca karar bozulduktan sonra bu yoldan yararlanmaya olanak yoktur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 177/1. maddesi ile mülga 1086 sayılı HUMK."nun 84. maddesi aynı doğrultuda olup ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği hükümlerini içermektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaklı olduğuna dair açık ya da örtülü bir hüküm de yasada yer almamaktadır. Dolayısıyla bozmadan sonra ıslah olmayacağından koşullarının varlığı halinde ancak ek dava açılabilir.
    Her ne kadar yerel mahkemece Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27/03/2012 gün ve 2011/13897-2012/3483 sayılı kararına uyularak hüküm kurulmuş ise de yukarıda açıklanan hususlar, 04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı ve 06.05.2016 gün 2015/1E-2016/1K sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları karşısında 1. Hukuk Dairesinin bozma kararı maddi yanılgıya dayalı olup davacılar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmaz.
    Hal böyle olunca, bozma kararından sonra ileri sürülen ıslah isteğinin reddedilmesi ve dava dilekçesindeki istekle bağlı kalınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.
    Bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Dairenin 20.12.2016 gün 2016/7004E-2016/12383K sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılıp hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: 1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin REDDİNE, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 442. maddesi uyarınca takdiren 275.00.- TL para cezası ile Harçlar Kanunu uyarınca 65.40.- TL ret harcının düzeltme isteyen davacılardan alınmasına,
    2-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabul edilerek Dairenin 20.12.2016 gün 2016/7004 E. -2016/12383 K. sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılıp hükmün BOZULMASINA 15/06/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi