20. Hukuk Dairesi 2017/5173 E. , 2017/5453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 15.12.2016 gün 2015/10803 E. - 2016/12290 K. sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili; ... ilçesi, ... köyünde bulunan Kasım 1935 tarih 4 sıra nolu 229.750 m² yüzölçümlü tapu kaydının müvekkillerinin kök miras bırakanı tarafından ...den satın alındığını, genel arazi kadastrosu sırasında anılan tapu kaydının uygulanmayarak 916 sayılı parselin ... adına tespit edildiğini, müvekkillerinin miras bırakanları tarafından tapuya dayalı açılan dava üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/119 E. - 1986/20 K. sayılı kararıyla 916 sayılı parselin 93.250 m2 yüzöçümlü kesimi yönünden davanın kabul edildiğini, 124.500 m² yüzölçümlü taşınmazın ise ormanda ve kadastro dışı yerde kaldığı belirtilerek ...ye verildiğini, ...nin sattığı yerin büyük kesimini bedelini ödemeden geri aldığını, bedeli ödenerek tapu ile malik olunan mülkün bedel ödenmeden geri alınması sebebiyle zararın oluştuğunu, bedel ödenmeksizin geri alınan 124.500 m²"den müvekkillerinin murisine ait 1/2 paya karşılık gelen 93.375 m² için TMK"nın 1007 ve 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca ...nin tazminat ödemekle yükümlü olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup 30.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ...den tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 24.03.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle 1.778.923,11.-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ...den alınması isteminde bulunmuştur.
Mahkemece; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/119 E. - 1986/20 K. sayılı kararı 1986 yılında kesinleşmiş ve 10 yıllık hak düşürücü süre 1996 yılında dolmuş isede 1996 yılında mülkiyet hakkına dayalı olarak vatandaşın tazminat davası açabileceğine dair yasal düzenlemenin bulunmadığı, AİHM"nin kararlarıyla dava açma hakkının kazanıldığı, bu nedenle 10 yıllık dava açma zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacıların zararlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 15.12.2016 gün ve 2015/10803 E. - 2016/12290 K. sayılı ilâmıyla onanmış, davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar nispi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya
tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Davacıların yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harç ve ıslah harcının alınması gerekir.
Ne var ki; davacılar dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcı ve ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödememişlerdir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek dava dilekçesinde belirtilen 30.000.-TL dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yine ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda; mahkemece, yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç ve ıslahla artılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacılara usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Anılan bu husus davalı ... vekilinin karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, Dairenin maddi yanılgıya dayalı onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Dairenin 15.12.2016 gün 2015/10803 E. - 2016/12290 K. sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin 14.04.2015 gün 2014/38-2015/143 sayılı hükmünün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinin atfıyla uygulamasına devam edilen 1086 sayılı HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 15.06.2017 günü oy birliğiyle karar verildi.