9. Hukuk Dairesi 2021/761 E. , 2021/7663 K.
"İçtihat Metni"BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İTİRAZIN İPTALİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davalı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06/04/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.09.2010-31.05.2015 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence geçerli neden olmaksızın feshedilmesi nedeniyle işverene yöneltilen işe iade davasının, işe iade kararı ile sonuçlandığını, işe iade kararıın kesinleşmesi üzerine müvekkilinin süresinde usulünce işe iadeye dair 30.12.2016 tarihinde tebliğ edilen müracaatının kabul edilmemesi sebebiyle, işe iade sonrası alacaklar için ilamsız icra takipleri başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle söz konusu icra takiplerinin durduğunu beyanla davalı tarafın haksız itirazları sebebiyle duran her iki takibinin devamına ve haksız, kötü niyetli icraya itiraz sebebiyle müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, ayrıca fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ikramiye, prim alacaklarının da davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, itirazın iptali davası ile alacağa ilişkin davanın birlikte görülemeyeceğini, işe iade başvurusunun usulüne uygun müvekkiline tebliğ edilmediğini, 3,5 ay öncesinde iş sözleşmesinin feshedileceğinin davacıya ihbar edildiğini, ikramiyenin fiili çalışma neticesi hak edilebilecek nitelikte olduğunu, prim ödemelerinin banka hesabına yapıldığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esas yönünden reddine karar verilmiştir
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Davacı temyizi yönünden;
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
Dosya içeriğine göre, reddedilen ve temyize konu, toplam alacak miktar olan 23.835,20 TL Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile temyiz kesinlik sınırı olan 72.070,00 TL kapsamında kaldığından davacının temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun"un 362/1-(a), 366. ve 352. maddeleri uyarınca REDDİNE,
2-Davalı Temyizi Yönünden;
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın kanuni gerektirici sebeplerine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşe iade sonrası isteklere ilişkin icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında yargılama ve icra inkâr tazminatına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının Yasada gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına hükmedilir. İcra inkâr tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Özellikle, işçinin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 Yasanın 8’inci ve 28’inci maddelerinin, işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkâr tazminatına hükmedilemez
Somut olayda, davacının takip konusu yaptığı boşta geçen süre ücreti ve diğer haklar ile işe başlatmama tazminatına hak kazanıp kazanmadığı, işe başlamak için usulüne uygun bir başvuruda bulunup bulunmadığının tespitini gerektirir. Sözü edilen hususların belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden likit bir alacaktan bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Bu sebeple her iki takip yönünden de icra inkar tazminat isteğinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
3-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 26’ncı maddesi “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü uyarınca taleple bağlılık kuralına aykırı olarak talepten fazlasına karar verilmesi usule aykırıdır.
Davacı taraf dava dilekçesinde 2013 yılına ilişkin prim alacağının ödenmediğinden bahisle dava konusu alacağın hesaplanarak tahsilini talep etmiştir. 26.02.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile söz konusu alacağa ilişkin taleplerini arttırmıştır. Mahkemece davacının dava dilekçesinde belirttiği hesap dönemine ilişkin talebi aşılarak, 01.01.2015-31.03.2015 tarihleri arası dönem yönünden hesaplanan miktar üzerinden prim alacağının kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının dava konusu alacaklar hakkında ileri sürmüş olduğu istinaf itirazlarının tek tek değerlendirilerek davalının istinaf itirazlarının esastan reddine karar verildiği halde Bölge Adliye Mahkemesinin; “davalı şirket vekilinin süre tutum dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurduğu, gerekçeli istinaf başvurusunun süresinde olmadığından istinaf incelemesinin kamu düzeni açısından yapıldığına” dair açıklamasının maddi hata niteliğinde olduğu anlaşıldığından bu husus bozma sebebi yapılmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06/04/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.