14. Hukuk Dairesi 2014/15797 E. , 2016/1204 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar-karşı davalılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.11.2012 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma sözleşmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil, davalılar-karşı davacılar vekili tarafından davacılar aleyhine 28.12.2012 gününde verilen dilekçe ile davanın reddi mümkün olmaz ise saklı payı aşan temlikin terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar-karşı davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacılar-karşı davalılar ... Noterliğinde 14.07.2010 tarihinde düzenlenen ölünceye kadar bakım sözleşmesi gereği bakım borcunu yerine getirdiklerini murisin vefat ettiğini, 108 ada 58 parsel sayılı taşınmazın adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar-karşı davacılar ... ve ... vekili sözleşmenin muvazaalı düzenlendiğini, asıl amacın mal kaçırmak ve taraflar arasında anlaşmazlık konusu olan evin davacılara devrinin sağlanması olduğunu, murisin sözleşme imzalandığında 93 yaşında olup temyiz kudreti ve sözleşme ehliyetinin bulunmadığını iddia ederek davanın reddini talep etmiş, bu savunmaları mahkemece yerinde görülmediği takdirde saklı payı aşan temlikin tenkisi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacılar-karşı davalılar vekili temyiz etmiştir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp konut temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını, bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
Kuşkusuz, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, muvazaa irade ile beyan arasında kasten yaratılmış aykırılıktır. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünden yararlanarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakım sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.
O halde mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, davalı-karşı davacıların ehliyetsizlik savunması incelenmek olmalıdır. Sözleşme tarihinde alınan rapor, mahkemece daha sonra temin edilen rapor ve varsa murise ait başkaca raporlar ilgililerden istenilerek murisin sözleşme tarihinde hukuki ehliyete haiz olup olmadığı Adli Tıp Kurumundan sorulmak suretiyle tespit edilmelidir.
Murisin sözleşme tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğunun anlaşılması halinde davalıların muvazaa savunmaları üzerinde durulmalı, bu savunmalar ve toplanan deliller değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de, davalılar-karşı davacıların istemleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken hüküm sonucunda yalnızca "davanın reddine" denilmek suretiyle karşı dava bakımından bir hüküm kurulmaması da doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar-karşı davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.