19. Hukuk Dairesi 2015/757 E. , 2015/12803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de 14.01.2015 tarihli dilekçesi ile yasal süreden sonra duruşma talep edildiğinden duruşma istemi yerinde görülmeyip, dosya üzerinde inceleme yapılarak gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; dava dışı .... ile davalı banka arasında 171.000-TL limitli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını, dava dışı şirketin borcuna karşılık davalı lehine müvekkilinin ortağı olduğu dava dışı ...."nin maliki olduğu taşınmaz üzerinde 150.000-TL bedel ile ipotek tesis edildiğini, ayrıca müvekkilinin de asıl kredi borçlusu dava dışı ...."nin davalı bankadan kullandığı/kullanacağı kredilerden doğan veya doğacak borçlarına, mevcut ve gelecekteki diğer kefillerden bağımsız olarak 171.000-TL ile sınırlı olmak üzere borçlu ve müteselsil kefil olduğuna dair adi bir yazı imzaladığını, devamında davalı bankanın asıl kredi borçlusu ile ipotek borçlusu şirket aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığını, müvekkili aleyhine de kefalet limit olan 171.000-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlattığını, ancak müvekkilinin anılan kredi sözleşmesine kefil sıfatıyla imza atmaması nedeniyle kredi sözleşmesinin müvekkili yönünden geçerli olmadığını, müvekkilinin imzaladığı adi yazılı kefalet sözleşmesinde ise kefalet tarihi mevcut olmadığından bu kefalet sözleşmesinin de geçerli olmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesinde sadece şirket kaşesi üzerinde imzasının bulunduğunu ve bu imzanın müvekkilinin şahsını borçlandırmak için atılmadığını, şahsi olarak imzalansa dahi eş rızasının olmamasının da kefaletin geçerli olmadığını gösterdiğini belirterek, müvekkilinin davalı tarafından başlatılan icra takip dosyasında borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava dışı .... ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinde davacının hem şirket kaşesi üzerine hem de kaşenin altına ayrıca imza atarak kendisini kefalet borcu altına sokma iradesini gösterdiğini, davacının eşinin de şirket ortağı olması nedeniyle eşinin kefaletini bilmediği iddiasının iyiniyetli olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davalı banka ile dava dışı .... arasındaki kredi sözleşmesinin tarihsiz olduğu, sözleşmenin eki olarak ayrı bir sayfaya davacının kefalet beyanını yazıp, adı ve soyadının altına dava dışı ...."ne ait kaşeyi basarak imzaladığı, kefalet beyanında kefalet tarihinin yazılı olmadığı, ayrıca kefalet beyanında davacının dava dışı şirket adına mı yoksa kendi adına mı kefil olduğunun anlaşılamadığı, ayrıca 6098 sayılı BK"nun 584. maddesi gereğince davacının eşi ..."in rızasının da sözleşmede bulunmadığı, kefalet sözleşmesinin bu bakımdan da geçerli olmadığı, davacının kefalet beyanı ile bağlı olup olmadığı yargılama ile ortaya çıkacağından davalının icra takibini yapmakta kötü niyetli olduğunun düşünülemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/4052 sayılı icra dosyası ve bu dosyaya konu kredi sözleşmesinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı alacaklının icra takibinde kötüniyetli olduğu kanaatine varılmadığından davacı lehine tazminat tayinine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dışı .... ile davalı banka arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin eki olarak kendisine 171.000-TL"den dolayı kefaleti bulunduğuna dair imzalatılan belgedeki kefalet beyanının geçerli olmadığını belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verilmiştir. Eksik incelemeyle karar verilemez.
Mahkemece yapılacak iş, bankacılık konusunda uzman bir bilirkişiye banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davacı tarafından imzalanan kefaletnamenin imza tarihinin tespit ettirilip, 6098 sayılı TBK.nun yürürlüğü girdiği tarihten sonra imzalandığının tespit edilmesi halinde, TBK.m. 583-584"de gösterilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek varılacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yönde bir inceleme yapılmadan yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.