11. Hukuk Dairesi 2015/6752 E. , 2016/3343 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen.... Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 30/12/2014 tarih ve 2007/358-2014/643 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ve birkısım davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için 22.03.2016 belirlenen günü temyiz incelenmesinin duruşmalı yapılması talebinde bulunan birkısım davalılar vekilinin duruşma (mürafaa) isteminden vazgeçerek incelemenin dosya üzerinde yapılmasını talep etmesi üzerine duruşma yapılmasına yer olmadığına karar verildikten sonra, dosya üzerinde yapılan incelemede Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 4.600.000 TL sermayeli....."ye 1.297.200 payla ortak olduğunu, müvekkilinin bu şirketteki pay oranının %28,2 olduğunu, davalıların anılan şirkette 2003 Temmuz ayından başlamak üzere birlikte ve ayrı ayrı olarak 2003, 2004 ve 2005 yıllarında yönetim kurulu üyeliği yapmış olduklarını, bir kısmının halen bu görevlerini sürdürdüğünü, davalıların şirketin ortaklara olan borçlarının yapılandırılması ve tesis kapasitesinin arttırılmasına ilişkin yatırım konularındaki işlemler sırasında yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranarak şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, şimdilik 500.000 TL alacağın zarar tarihinden itibaren davalılardan tahsili ile şirkete verilmesini talep ve dava etmiş, 10.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile istemini 9.903.551,30 TL"ye yükseltmiştir.
Bir kısım davalılar vekili, davanın zamanaşımı, usul ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davalıların ibraya ilişkin savunmalarına itibar edilmediği,.... şirketinin kapasite artırımına konu ikinci tesisi 4.519.693 USD fazla maliyetle bir kısım davalıların (...) ortağı olduğu aşikar
olan ....."ye yaptırılmak suretiyle zarara uğratıldığı, faiz tahakkuku nedeniyle de 5.381.608,55 TL zarara uğratıldığı, davacı kurumun davasını ıslah ederken sadece kapasite artırımından kaynaklı zararı itibariyle davasını ıslah ettiği, TTK"nın 336. maddesine aykırı olarak sehven söz konusu zarar miktarının .... şirketine ödenmesi hususunda hüküm tesis edilmesi gerekirken, davacıya ödenmesine ilişkin hüküm tesis edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 9.903.551,30 TL tazminatın 500.000 TL"sinin dava tarihinden itibaren, bakiye kısmının ıslah tarihi olan 10/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan ... mirasçıları hariç diğer davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, yönetim kurulu üyeleri olan davalıların yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı biçimde dava dışı şirkete vermiş oldukları dolaylı zararın tahsili ile şirkete verilmesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde davacı vekilince davalıların şirketi kapasite artırımı ile ortaklara yapılan borçların yapılandırılmasından kaynaklı iki zarar kaleminden dolayı şirketin zarara uğratıldığını iddia etmiş, 10.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat miktarını kapasite artırımından dolayı artırmış olmasına rağmen mahkemece tüm davanın yalnızca kapasite artırımına dönüşmüşçesine, diğer bir deyişle sanki faiz kaynaklı zarar istemi yokmuşçasına yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bir kısım davalılar vekilinin temyizine gelince, davacı tarafça açıkça dava konusu zarar kalemlerinin dolaylı zarar olması ve şirkete verilmesi talep edilmesine rağmen mülga TTK"nın 309"uncu maddesi ve HMK 26"ncı maddesi hükmüne aykırı bir şekilde mahkemece hükmedilen tazminatın yazılı şekilde davacıya verilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün öncelikle bu nedenle mümeyyiz bir kısım davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, davacı vekilinin 10.03.2014 tarihli ıslah dilekçesine karşı bir kısım davalılar vekilince usulüne uygun biçimde zamanaşımı def’inde bulunulmuş olmasına rağmen mahkemece bu hususta denetlenebilir bir biçimde olumlu yada olumsuz bir karar verilmesi de keza doğru görülmemiş, kararın mümeyyiz davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan, bir kısım davalılar vekilince 2003-2004 yılları itibariyle müvekkillerinin bir kısmının ibra edildiği, davacının da olumlu oy verdiği savunulmasına ve ibranın, yalnızca genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içereceği, açıklanmamış ve ortakların bilgisine sunulup tartışılmamış konularda ibranın varlığından söz edilemeyeceği nazara alınarak ibra savunmasının da açıklanan ilkeler doğrultusunda yeterince değerlendirilmemesi de keza doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
3- Bozma neden ve şekline göre bir kısım davalılar vekilinin esasa ilişen diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, mümeyyiz bir kısım davalılar vekilinin esasa ilişen diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden birkısım davalılara iadesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.