19. Hukuk Dairesi 2015/6847 E. , 2015/12780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin 1998 yılında çekmiş olduğu krediye davalı ve davadışı ..."ın kefil olduğunu, kredi borcunun müvekkilince ödenememesi üzerine bu borcun kefiller tarafından ödenmesi nedeniyle ödenen 800,00 YTL"ye karşılık müvekkilinden 1.500,00 YTL istediklerini ve tehdit altında açık senet aldıklarını, müvekkilinden talep edilen 1.500,00 YTL"yi de ödemediğini davalının kötüniyetle aldığı boş bonoyu doldurup takibe geçtiğini belirterek, bu bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %40 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 2000 yılında ..."ndan 4.500 TL tüketici kredisi kullandığını, davacı ile aralarındaki dostluğa istinaden aldığı bu kredinin 2.320,00 YTL"sini davacıya verdiğini müvekkilinin kullandığı kredi borcunun zamanın da ödendiğini, bu borcun faiziyle birlikte 15.000,00 YTL olduğunun ilgili bankadan öğrenildiğini, bu hususun davacıya söylenmesi üzerine davacının davaya konu senedi verdiğini, senet bedelinin de ödenmemesi üzerine takip yapıldığını, davacının takipte borcu kabul ettiğini ve ispat yükünün davacıda olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve .... ... Şubesi"nin cevabi yazısından zirai kredi takip borcunun 13.516,52 TL olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 13.516,52 TL"ye yönelik davanın reddine, 1.438,48 TL yönünden davanın kabulüyle davacının bu miktar kadar borcu bulunmadığının tespitine, takibin iptaline, tazminat isteminin reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 10.05.2010 gün 2009/10052 E. - 2010/5696 K. sayılı ilamıyla dava konusu senedin davacıdan tehditle alındığı iddiasının kanıtlanamadığı, bu senedin miktar kısmının boş olduğu ve bunu davalı tarafından doldurulduğunun çekişmesiz bulunduğu mahkemece bankadan 1998-2000 yılında çekilen krediye ilişkin bilgi ve belgelerin celbedilerek bunların ödenip ödenmediği, ödenmiş ise kimin tarafından ödendiği, ödenmemiş ise senedin tanzim tarihi itibarıyla bu kredilerin ayrı ayrı ulaştıkları miktarların tespiti gerektiğinden ayrıca 2000 yılında davalı tarafından çekildiği belirtilen krediden ötürü davacıya para verilip verilmediği, verilmiş ise verilen paranın senedin düzenleme tarihi itibarıyla ulaştığı miktar tespit edilip bu konuda davacının da isticvabı yapılarak gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu da alındıktan sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için hüküm bozulmuştur.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüyle 11.818,88 TL"ye yönelik talebin reddine, 3.181,12 TL"lik talebin kabulüyle davacının bu miktar kadar davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, bu miktar için takibin iptaline, tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.12.2012 gün ve 2012/13282 E. - 2012/18943 K. sayılı ilamıyla davalı asilin 17.12.2008 tarihli duruşmadaki beyanının son kısmında "... bankaya yatırdığımız hesaptan borcun 6.000,00 YTL civarındaki kısmı benim payıma, 7.000,00 YTL civarındaki kısmı davacı ..."a aittir. Durumu avukata anlatınca senedi bu şekilde doldurup işleme koydum." dediği görülmektedir. Mahkemece bu beyan üzerinde durulup davaya etkisi karar yerinde tartışılıp, sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiş ve davalı taraf isticvap edilmek suretiyle davalının bozma ilamında bahsedilen beyanının 2003 yılındaki hesaplamaya yönelik olduğu davalının bu beyanıyla senedin doldurulduğu 2007 yılındaki alacak borç miktarını kastetmediğinin belirlendiği böylece davalı beyanının davacıdan alacağının 7.000 YTL olduğuna dair bir ikrar niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının 11.818,88 TL"ye yönelik talebinin reddine, 3.181,12 TL"ye yönelik talebinin kabulüyle davacının bu miktar kadar borcunun bulunmadığının tespitine ve bu tutar için takibin iptaline, tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Yerel mahkeme Dairemiz bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gereğinin yerine getirmediği görülmektedir.
Dairemiz 2012/13282 E. - 2012/18943 K. sayılı bozma ilamında bahsedildiği üzere, davalı asilin 17.12.2008 tarihli duruşmadaki imzalı beyanıyla davaya konu senetten dolayı 7.000 YTL tutarında davacının sorumlu olduğunun belirlendiği ve artık bu 7.000 YTL tutarın davacı borcu olduğunun saptanması sonucu davacının 7.000 YTL davalıya borçlu bulunduğu, bu meblağ dışında davaya konu senetten dolayı davalıya borcu olmadığı hususu davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. O halde mahkemece belirtilen bu tespitler doğrultusunda bozma ilamının gereklerinin yerine getirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.