19. Hukuk Dairesi 2018/604 E. , 2019/330 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. )
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vek. Av. ..."in geldiği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davalı iş ortaklığı ile davacının bir zamanlar ortağı olduğu ... Ltd. Şti. arasında imzalanan satış sözleşmesinin eki niteliğindeki 10/02/2012 tarihli protokolün 14. maddesinde davalının protokolde yazılı yardımları yapmasının kararlaştırıldığı, 500.000,00 TL bedelli teminat senedi verileceğinin kararlaştırıldığını, davalı tarafın protokol ile yükümlendiği edimlerini yerine getirmediği için anılan protokolün 14. maddesi uyarınca kendisine teminat olarak verilen senedin bedelsiz kalmasına rağmen davalının bu senede dayalı olarak davacı hakkında takip başlattığını ileri sürerek davacının takibe konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, davacının ileri sürdüğü iddiaların icra dosyası ile bir ilgisinin bulunmadığını, senet üzerinde davacının dayandığı protokole bir atıf bulunmadığını savunarak davanın reddi ile %20 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne yönelik olarak verilen karar, Dairemizin 21/01/2016 tarihli ve 2015/5427-2016/479 E.K. sayılı ilamı ile "Hal böyle olunca, mahkemece, 6100 sayılı HMK"nun 31. maddesinde hükme bağlanan hakimin aydınlatma ödevi çerçevesinde, davacıya dava dilekçesi açıklattırılarak davanın senet nedeniyle mi yoksa takip nedeniyle mi borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu saptanarak sonucuna göre dava değerinin belirlenmesi, davanın senet nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğunun belirlenmesi halinde, eksik peşin harç tamamlatılmak suretiyle, HMK.nun 26. maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı da gözetilerek yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuş, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, bir senedin teminat senedi olduğunun kabulü için takip dayanağı senet üzerine neyin teminatı olduğunun açıkça yazılması ya da senede açık atıf yapan İİK"nın 169/a-1 maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanmış olması gerektiği, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin vade ve tanzim tarihleri ile miktarının belirlenmesi gerektiği,
senedin üzerindeki veriliş amacının farklı olduğunu iddia eden kişinin bunu yazılı delille ispat etmesi gerektiği, davacının dayandığı ek protokolün 14. maddesinde, "Taşeron işverenin yapmış olduğu bu katkılara teminat olarak işverene 500.000,00 TL senet verecektir." şeklinde bir düzenlemenin yer aldığı, bu şekildeki düzenleme ile davaya konu senede vade ve tanzim tarihlerini gösterir şekilde açıkça atıf yapılmamış olduğu bu nedenle davacının davasını yazılı delille kanıtlayamadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine, şartlar oluşmadığından davalının tazminat isteğinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu takibin dayanağı bonoda davacı avalisttir. TTK"nın 778/3 maddesinde bonolar hakkında da uygulanacağı kabul edilen 702/2 maddesi,"Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir." hükmünü amirdir. Bonoda herhangi bir şekli noksanlık bulunmadığından davacının menfi tespit talebinin bu yönden reddi gerekirken davacının sanki bononun keşidecisiymiş ve teminatla ilgili sözleşmenin tarafıymış gibi sonucu gidilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sonuç itibariyle doğru olan mahkeme kararının gerekçesinin bu şekilde değiştirilerek hükmün gerekçesi düzeltilmiş bu şekliyle onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nın 438/son maddesi uyarınca hükmün gerekçesi düzeltilmiş haliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.