Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/7006
Karar No: 2016/3330
Karar Tarihi: 24.03.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/7006 Esas 2016/3330 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2015/7006 E.  ,  2016/3330 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada.... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 12/03/2015 tarih ve 2015/14-2015/48 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22.03.2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalının 1992 senesinden beri müvekkilinin “...”... altında imal ettiği ürünleri müvekkilinden satın almak suretiyle ithal ederek, tek satıcı olarak Türkiye"de sattığını, ancak davalının başka firmaların mallarını da satmaya başlaması nedeniyle müvekkilinin de başka bir...firma ile çalışmaya karar verdiğini, ancak davalının müvekkilinden habersiz olarak ve iznini almadan müvekkilinin ticaret unvanı olan ve kendisinin de yıllardır müvekkilden ithal ederek sattığı mallar üzerinde müvekkilinin marka olarak kullandığı “..." logosunun 7, 12 ve 37. sınıflarda marka olarak kendi adına tescili için 27.02.2004 tarihinde..."ye başvurduğunu, müvekkilinin bu durumdan haberdar olmaması nedeniyle söz konusu markanın davalı adına tesciline karar verildiğini, bu nedenle müvekkilinin hak sahibi olduğu “...”... taşıyan mallarına el konulacağı endişesiyle Türkiye"ye olan mal satışlarını durdurmak zorunda kaldığını, davalının müvekkiline ait ticaret unvanını kendi adına marka olarak tescil ettirmesinde kötü niyetli olup, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunu, işbu davaya konu markanın hükümsüz kılınmasına ilişkin olarak davalıya karşı açtıkları davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini ancak bu süreçte müvekkilinin “...” logolu ürünlerini Türkiye"de satamaması nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, 160.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden, yargılama sırasında yapılan ıslah ile istenen 113.054,00 TL"nin de ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili,.... markasının müvekkili tarafından Türkiye"ye tanıtıldığını, davacının söz konusu marka üzerinde tescilden kaynaklanan bir hakkının olmadığını, tersine markanın müvekkili tarafından tescil edilmiş olup, bu konuda verilen karar kesinleşinceye kadar müvekkilinin Marka üzerinde yasal haklarının olduğunu ve bu yasal hakların kullanılmasının davacıya tazminat hakkını vermeyeceğini, müvekkilinin davacının ürünlerini Türkiye "de pazarlamasına ve satmasına engel olmadığını, davacının zarar iddiasının yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, davanın kabulüne, 273.054,00 TL maddi tazminatın 160.000,00 TL"nin dava tarihinden 113.054,00 TL"nin ıslah tarihi olan 27/9/2012 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Dava, davacının ticaret unvanında yer alan ve ticari faaliyetlerinde kullandığı ... ibaresinin davalı tarafından kendi adına kötü niyetli şekilde marka olarak tescil ettirilmesi nedeniyle davacının anılan ibareyi kullanamaması sonucu uğradığı maddi zararın tazmini istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hükmün maddi tazminat miktarının belirlenmesi noktasında yeterli araştırma ve incelemeye dayandığını söylemek mümkün değildir.
    Uyuşmazlık ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nın 58"inci maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin isteyebileceği şeylerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, 6762 sayılı TTK"nın 58-e maddesinde yargıca, maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığına hükmetmek yetkisi vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kar miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında yargıç, TTK"nın 58-e maddesine göre tazminatı belirler, yine 818 Sayılı Borçlar Kanunun 43. maddesi gereğince de hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretinin ve şümulünün derecesini tayin eyler.
    Somut olayda benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece davalının defterleri ve davacı tarafından taraflar arasındaki 1999 ila 2003 yılları arasındaki ticari ilişki nedeniyle düzenlenen faturalar üzerinden 5 yıllık satış tutarı mahrumiyetinin 888.458,15 Euro olduğu kabul edilmiş, bu rakama %30 ithalatçı karı eklenip, bu brüt kardan takdiren %50 oranında genel gider düşülmesi sonucunda istenebilecek maddi tazminat 133.268,70 TL olarak hesaplanmıştır. O halde, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının maddi tazminat istemine ilişkin olarak bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanlış ilkeye dayalı ve yanılgılı değerlendirmeyi içeren yetersiz bilirkişi raporu nazara alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    Ayrıca; dava dilekçesiyle davalı adına tescilli markanın tescil tarihi olan 27.02.2004 tarihinden..... Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi"nin 2007/133 Esas sayılı dosyası ile verilen davalının davacının..... şeklindeki ticari unvanını engellemeye yönelik girişim ve müdahalesinin tedbiren önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararının verilmiş olduğu 12.02.2008 tarihine kadar geçen 4 yıllık sürede davacının ... markalı ürünlerini Türkiye"de satmamış olmasından kaynaklanan zararın tazminin talep edildiği, dava tarihinin de 24.04.2008 olduğu anlaşıldığı halde taraflar arasındaki geçmiş ticari ilişkilerindeki 5 yıllık dönem nazara alınarak hesaplama yapılması da doğru olmamış kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA,takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/03/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞIOY
    1- Dava, haksız rekabet nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
    2- Somut olayda, davacı şirketin Türkiye teksatıcılığını yapan davalının, davacının yurtdışındaki ticaret unvanı, tanıtım işareti ve markası olan... ibaresini Türkiye’de davacıdan habersiz olarak kendi adına kötü niyetle marka olarak tescil ettirdiği ve aralarındaki ticari ilişki bozulduktan sonra, davacının Türkiye’de bu markalı malların ticaretini engellemek suretiyle 6762 S. TTK’nın 57.maddesi uyarınca haksız rekabette bulunduğu hususunda Daire heyetimiz arasında bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
    3- Mahkemece, davalının haksız rekabet eylemi sebebiyle sadece davalı Türk uyruklu şirketin ticari defterleri ile, davacı yabancı uyruklu şirketin dosyaya sunmuş olduğu faturaları incelenmiştir. Tazminat hesabında, taraflar arasında 1998-2003 yılları arasındaki ticari ilişkinin boyutu (888.458 €) ile bu ilişkinin devamı sırasında elde edilen kâr marjı dikkate alınarak, davalının marka tescili yoluyla davacının ticaretine engel olduğu 2004-2008 yılları arasındaki dönem yönünden hesaplama yapılmış ve zarar dava olunan miktardan daha fazla bulunmuştur. Mahkemece zarar, bilirkişi raporuna istinaden, ithal edilen mallardan ithalatçının %30 kâr elde edeceği, elde ettiği kârın %50’sinin gider olarak düşülmesi suretiyle bulunmuştur.
    4- Haksız rekabet karşısında talep edilebilecek tazminat miktarı TTK m. 58/1 uyarınca kusur oranında zarar ve ziyan miktarı olarak gösterilmiş ise de, m. 58/2 de hakim tarafından “… haksız rekabet çerçevesinde davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına dahi hükmedilebilir” denilmek suretiyle, mahrum kalınan kâr da tazminat hesap yöntemleri arasında sayılmıştır.
    5- Somut olayda, davalı, davacıya ait bir markayı haksız ve kötü niyetle tescil ettirmek suretiyle, markayı üzerinde tuttuğu süre zarfında ... markalı malları, enazından, davacıyla önceki yıllardaki ticareti miktarınca kullanma hakkı elde ettiğinden, minimum bu miktardaki mallar yönünden davalının elde etmesi mümkün kâr miktarı, BK m. 43 te hakime verilen takdir hakkı kapsamında TTK m. 58/2 uyarınca talep edilebilecek tazminat olarak hesaplanabilecektir. Nitekim yerel mahkeme de bu yöntemi tercih etmiştir. Davacı şirket yabancı olduğundan, ticari defterlerinin ibrazı ve defter incelemesine gidilemeyeceği ise tabiidir. Bu tür konularda her zaman matematiksel doğrunun bulunması mümkün olmadığından mahkemelerimize geniş takdir yetkisi tanınması doğru ve yasanın amacına uygun olacaktır. Yerel mahkemece yapılan hesap yöntemini kanuna aykırı bulmadığımdan ve kararın onanması gerektiğini düşündüğümden, Dairemiz çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi