Taraflar arasında görülen kişisel eşyanın iadesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacıya düğünde takılan, davalının ailesi tarafından el konulan ve iade edilmeyen, bilirkişi marifeti ile belirlenecek miktardaki ziynet eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde yine bilirkişi tarafından belirlenecek miktar üzerinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde eksik olan davacının açık adresini tamamlamak üzere davacıya verilen kesin mehil içerisinde davacı tarafın eksikliği ikmal etmediği gerekçesiyle HMK"nun 119/son maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 119.maddesinde tahdidi olarak dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise, dava dilekçesinde bulunması gereken bu unsurlardan mahkemenin adı, dava konusu ve değeri, vakıalar, deliller ve hukuki sebepler dışında kalanlardan herhangi birinin eksik bırakılmış, yazılmamış olması durumunda hakimin davacıya eksikliğin tamamlanması için kesin süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119.maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır.(m.119/2) Somut olayda, dava dilekçesinde eksik olan davacının açık adresini tamamlamak üzere davacı tarafa tensiple HMK. 119/b bendi gereğince 1 haftalık kesin mehil verildiği, süresinde eksikliği tamamlamadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine dair ihtaratlı davetiyenin 10 Haziran 2013 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilinin ise dosya içerisindeki 12.06.2013 havale tarihli dilekçesi ile davacının açık adresini mahkemeye bildirdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece, HMK 119/son gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, davacı vekilinin kendisine verilen süre içerisinde eksikliği ikmal ettiği anlaşıldığından yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.