14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/15694 Karar No: 2016/1047 Karar Tarihi: 28.01.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/15694 Esas 2016/1047 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/15694 E. , 2016/1047 K. "İçtihat Metni"
T.C. YARGITAY 14. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2014/15694 KARAR NO: 2016/1047 Y A R G I T A Y İ L A M I Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.07.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı belediye adına tespit edildiğini ancak bu taşınmazın 1953 yılında tespit edilen mera tahsis kararının sınırlarında kaldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... adına tescilini talep etmiştir. Davalı, duruşmalara katılmamış ve savunma yapmamıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazların yoğun yerleşim alanında kalmadığı, üzerinde yapı ve ağaç bulunmadığı ve 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak özel sicile kaydına karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Taşınmazın aynına ilişkin davalarda husumetin taşınmazın malikine, malikin ölü olması halinde de mirasçılarına yöneltilmesi gerekir. Davacının yatırdığı gider ile dava dilekçesi davalıya tebliğ edilir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesince tebliğ, muhatabın bilinen en son adresine, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilerek buraya yapılır. Davalı, dava dilekçesinin tebliğ edilmesiyle Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kullanabilir hale gelir. Hakim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için yasaya uygun biçimde davet etmeden davayı sonuçlandıramaz. Somut olayda; dava dilekçesi davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden, HMK"nın 27. maddesi hükmüne aykırı şekilde yargılamanın davalının yokluğunda yapılarak sonuçlandırıldığı anlaşılmıştır. Belirtilen husus gözetilmeden davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.