23. Hukuk Dairesi 2013/8022 E. , 2014/1826 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2010/1264-2013/788
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında sözleşmeden kaynaklanan cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalının, yapılan ihtar ve uyarılara rağmen, bu kapsamda kendisine gönderilen faturaları ödemediği gibi avans olarak verilen tutarı da iade etmediğini, bunun üzerine asıl alacak ve faizi ile birlikte toplam 12.229,73 TL"nin tahsili amacıyla aleyhinde başlatılan icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı şirketin, asıl alacak miktarının 6.198,44 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline ve %40 icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1)Dava, tacirler arası hizmet sözleşmesine dayalı cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davalının, kararı temyiz eden vekilinden önce davanın bir bölümünde temsil ettirdiği vekilinin, 16.11.2011 havale tarihli dilekçesi ile vekillikten istifa ettiğini mahkemeye bildirdiği, istifa hususunun davalı asıla tebliğe çıkarıldığı, ancak tebligat yapılamadığı, mahkemece, davalı asıla, vekilinin istifa ettiği hususu tebliğ edilmeksizin, bir sonraki duruşma gününün ve dava dilekçesinin tebliği ile yetinilerek yargılamaya devamla hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa"nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6, 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 73. maddesi "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez" yasal kuralı içermektedir. Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nın 27. maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
Mahkemece, davalı asıla vekilinin istifa ettiği hususu tebliğ edilmeksizin, yargılamaya devam edilmesi ve davalının yokluğunda hüküm kurulması, yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olup, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2)Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi