14. Hukuk Dairesi 2014/15651 E. , 2016/1007 K.
"İçtihat Metni" T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15651
KARAR NO : 2016/1007 Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.11.2010 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 16.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı karşı davalı M.. Ş.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı M.. Ş.., ...sayılı parselde bulunan zemin kat bağımsız 2 no"lu taşınmazın sahibi olduğunu, davalının söz konusu arsaya taşkın inşaat yaptığını, imarlı parsele inşaat yapması karşısında davalının iyiniyetinden de bahsedilmesinin yasal olarak mümkün olmadığını, elatmasının önlenmesini ve taşkın kısmın yıkılmasını istemiştir.
Birleştirilen davada davacı F.. S.. ... parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalıların ... ise ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bağımsız bölümlerin malikleri olduklarını, taşkın olan binanın bulunduğu taşınmazı 2003 yılında satın aldığını, inşaatı kendisinin yapmadığını, iyiniyetli olduğunu, bu nedenle TMK"nın 725. maddesi gereğince tecavüzlü kısmın makul bir tazminat karşılığında iptal edilerek adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalar hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda asıl davanın reddine, birleştirilen temliken tescil davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK"nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK"nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de TMK"nın 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
TMK"nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a)Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
TMK"nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
İyiniyet koşulunun gerçekleşmediği durumlarda diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. (Sübjektif koşul)
b)İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır. (Objektif koşul)
c)Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan Fen ve İnşaat Mühendisi bilirkişi raporlarında davalının (birleştirilen dosya
davacısının) ... parselinin davacının (birleştirilen dosya davalısının) ... parseline tecavüzlü olduğu, bu tecavüzün 6,44 m2"lik bölümünde bina girişi- merdiven; 23,22 m2"lik bölümünde bina, 15,45 m2"lik bölümünde ise bahçe duvarı bulunduğu bina girişindeki betonarme merdiven ile binanın arka cephesinde inşa edilen bahçe duvarının yıkılmasının teknik açıdan mümkün olduğu, dört katlı binanın 23,22 m2"lik tecavüzünün (ön cepheden 1,78 m arka cepheden 1,49 m) kaldırılmasının (yıkılmasının) ise binanın statik güvenliği açısından tehlikeli olacağı bildirilmiştir.
Davacının (davalının) çaplı taşınmazına davalının (davacının) taşınmazının bilirkişi raporunda belirtilen şekilde tecavüzlü olduğu, davalının (davacının) bayinin gerekli dikkat ve özeni gösterseydi tecavüzün oluşmayacağı, davalının çaplı yeri üzerindeki binayı görerek satın aldığı, iyiniyetli sayılamayacağı sonucuna varıldığından elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, birleştirilen temliken tescil davasının reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.01.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.