Esas No: 2021/25726
Karar No: 2022/6320
Karar Tarihi: 25.04.2022
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/25726 Esas 2022/6320 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararında, hükümlüye yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan mahkumiyet hükmünün onaylandığı, ancak aynı hükümlüye yönelik nitelikli yağma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün ve cezanın uyarlama yargılaması yapılması gerektiği belirtilerek bozulduğu anlatılmaktadır. Uyarlama yargılaması sırasında, lehe olan kanunun belirlenmesi amacıyla, suçun işlendiği tarihlerde yürürlükte olan kanun hükümleri ve sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri bir bütün halinde uygulanarak lehe sonuçların belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kararda bahsedilen kanun maddeleri ise şöyledir: 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 497. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 149/1-a-c-h, 35/2, 109/2, 109/3-a-b maddeleri ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
HÜKÜMLÜ : ...
SUÇLAR : Nitelikli yağma, nitelikli yağmaya teşebbüs ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I-Hükümlü ... hakkında müşteki ...’e yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan uyarlama yapılmasına yer olmadığına dair hükmün temyiz incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; hükümlü ... müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Hükümlü ... hakkında müşteki ...’ye yönelik nitelikli yağmaya teşebbüs; müştekiler ... ve ...’a yönelik nitelikli yağma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyiz incelenmesine gelince;
Ceza Kanunlarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin kurallar, yürürlükten kalkmış bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2. maddesi ile 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde benzer biçimde düzenlenmiştir. Her iki maddede de; ceza hukukunun en önemli ilkesi olan, ceza hukuku kurallarının yürürlüğe girdikleri andan itibaren işlenen suçlara uygulanacağına ilişkin ileriye etkili olma prensibi ile bu ilkenin istisnasını oluşturan, failin lehine olan kanunun geçmişe etkili olması “Geçmişe etkili uygulama” veya “geçmişe yürürlük” ilkesine yer verilmiştir.
Lehe olan Kanunun belirlenmesine ilişkin olan 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3. maddesinin; “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” hükmü, 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve öğretide bu konuda ileri sürülen görüşler birlikte değerlendirildiğinde, lehe kanunun belirlenmesi amacıyla sabit kabul edilen maddi olaya suç tarihinde yürürlükte bulunan kanunlar ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hiçbir hükmü karıştırılmadan bir bütün halinde uygulanması ve uygulama sonucunda ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması gerekmektedir.
Buna göre, uyarlama yargılamasının konusu, önceki kesinleşmiş hükümde suç oluşturduğu belirlenen olaydan ibaret olup, amacı ise 5252 sayılı Kanunun 9/4. maddesinde belirtildiği üzere; “Lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması” ile sınırlıdır. Bu nedenle kesinleşen bir hükümde uyarlama yapılabilmesi için sonradan yürürlüğe giren kanunun kesinleşen eski hükme göre lehe sonuçlar doğurması zorunludur. Hatta eski ve yeni kanunların ayrı ayrı uygulanması sonucunda tamamen aynı cezaya hükmedilmesi gerekiyorsa yine uyarlama yapılmasına gerek olmayacaktır.
Diğer taraftan, mahkûmiyet hükmünde değişiklik, yani uyarlama yargılamasında yeni kanunun lehe sonuç doğurduğu belirlendiğinde, sonraki kanuna göre uygulama yapılması, aksi belirlendiğinde ise önceki hükümde değişikliğe yer olmadığına, başka bir deyişle uyarlama davasının reddine karar verilmesi gerekir. Mahkeme, ulaştığı sonuca göre beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve davanın düşmesi kararlarından birine hükmedecek, uyarlama isteminin reddi hariç, usulünce kesinleştiğinde önceki hükmü ortadan kaldıracak ve gerektiğinde infaza konu olabilecek olan yeni kararın 5271 sayılı CMK’na göre, hüküm fıkrasında bulunması zorunlu unsurları taşıması gerekecektir.
Ancak, uyarlama isteminin reddine karar verilmesi halinde ise doğal olarak kararda bu unsurların yer almasına gerek olmayacaktır. Uyarlama yargılamasının amacı, kesinleşmiş hükümde suç olduğu belirlenen olaya ilişkin lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması ile sınırlı olduğundan, yeniden bir olay yargılaması yapılmasını gerektiren istisnai durumlar dışında, önceki yargılamada iddia ve savunma olarak ileri sürülen görüşler ile delillerin tartışılması ve değerlendirilmesine de gerek bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK'nın 148 ve 149. maddelerinde tanımlanan yağma suçu ile 765 sayılı TCK'nın 497. maddesinde yer alan suçun öğelerinin farklı olduğu, dosyaya konu eylemlerin 5237 sayılı TCK'nın 149/1. maddesine uyan yağma suçunun yanı sıra aynı Yasanın 109/2-3. maddelerine uyan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu da oluşturduğu gözetilerek somut olaylar değerlendirildiğinde;;
1-25/02/1985 günü geceleyin saat 21:00 sıralarında hükümlü ...'ın, uyarlama yargılaması dışı diğer hükümlüler ... ve ... ile birlikte müşteki ...'nin kullanmakta olduğu ticari taksiye müşteri olarak binip bir süre gittikten sonra müştekiye bıçak çekip emanette kayıtlı boğma zinciri ve iple, müştekinin el ve ayaklarını bağlayarak etkisiz hale getirdikten sonra aracı alıp kaçmak istedikleri ancak aracı hareket ettiremeyip olay yerinden kaçtıkları olayda; hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK'nın 497/2, 61. maddeleri ile 5237 sayılı TCK'nın 149/1-a-c-h, 35/2, 109/2, 109/3-a-b maddeleri,
2-30/06/1985 günü geceleyin saat 03:30 sıralarında hükümlü ...'ın, uyarlama yargılaması dışı hükümlü ... ile birlikte müşteki ...'in kullanmakta olduğu ticari taksiye müşteri olarak binip bir süre gittikten sonra iple mağdurun el ve kollarını bağlayarak 12.000 lira para ve saatini alıp kaçtıkları olayda; hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 497/1. maddesiyle; 5237 sayılı TCK’nın 149/1-c-h; 109/2, 109/3-b maddeleri,
3-02/07/1985 günü geceleyin saat 02:00 sıralarında hükümlü ...’ın uyarlama yargılaması dışı hükümlü ... ile birlikte, müşteki ...'ın kullanmakta olduğu ticari taksiye müşteri olarak binip olay yerine gelince aracı durdurdukları, müştekiye sarılarak ellerini bağlayıp 4.000 lira parasını alarak kaçtıkları olayda; hükümlünün eylemine uyan 765 sayılı TCK’nın 497/1. maddesiyle; 5237 sayılı TCK’nın 149/1-c-h; 109/2, 109/3-b maddelerinin ayrı ayrı ve bir bütün olarak olaylara uygulanarak, verilmesi gereken cezalar ayrı ayrı tespit edilip, hükümlü yararına olan yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, hükümlü ... müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, hükümlü hakkında kesinleşen ilk hükümdeki cezayı geçmemek üzere infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine, 25/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.