Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacılara ait garajlarda kaçak su kullandıkları gerekçesi ile kaçak tutanağı tanzim edildiğini ve bu tutanağa dayalı olarak da, kaçak tahakkuku yapıldığını, ancak yapılan tahakkukun haksız olduğunu beyan ederek, borçtan sorumlu olmadıklarının tespiti ile, ödenen bedelin istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, ortada bir su sarfiyatının olduğu ve aylık ortalama sarfiyat bedelinin alacak olarak kaydedildiğini, yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporunda, davacıların kaçak kullanımlarının olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, bu rapor esas alınarak,davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, kaçak su kullanımından kaynaklı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Somut olayda; davacılar hakkında düzenlenen 22.7.2006 tarihli kaçak tutanağının incelenmesinden, "villa garajlarında sayaçlı kaçak su kullanıldığı tespit edildiği" görülmüştür. Kaçak su tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Somut olayda davacı taraf, tutanağın aksini ispat edememiştir. Tutanak içeriği ile davacı tarafın kaçak su kullandığı kesin bir biçimde saptanmış olup, bu nedenlerle davacının kaçak su kullanılmadığı yönündeki beyanına itibar edilemeyecektir. Öyle ise mahkemece, oluş ve kabule göre, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davacılar hakkında tutulan kaçak su tutanağının geçerli olduğu kabul edilip, tutanakta isimleri geçen zabıt mümzileri de dinlenilerek, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak su bedelinin, kaçak su tutanağının düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, olay tarihinden 6 yıl sonra yapılan keşif sonucu alınan yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.