Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/17477
Karar No: 2022/6183
Karar Tarihi: 25.04.2022

Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/17477 Esas 2022/6183 Karar Sayılı İlamı

6. Ceza Dairesi         2021/17477 E.  ,  2022/6183 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SUÇ : Nitelikli yağma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
    5271 sayılı CMK'nın “Temyiz nedeni” başlıklı 288. maddesi uyarınca;
    (1)Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır.
    (2)Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.''
    Aynı Kanun’un “Hukuka kesin aykırılık hâlleri” başlıklı 289. maddesi uyarınca;
    (1)Temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır:
    a)Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
    b)Hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması.
    c)Geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması.
    d)Mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi.
    e)Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması.
    f)Duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi.
    g)Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.
    h)Hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması.
    i)Hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması.
    Temyiz başvurusunun içeriği” başlıklı 294. maddesi uyarınca;
    (1)Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır.
    (2)Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.”
    Temyiz isteminin reddi” başlıklı 298. maddesi uyarınca;
    Yargıtay, süresinde temyiz başvurusunda bulunulmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını ya da temyiz dilekçesinin temyiz sebeplerini içermediğini saptarsa, temyiz istemini reddeder.
    ./.


    Nihayet “Temyiz isteminin esastan reddi veya hükmün bozulması” başlıklı 302. maddesi uyarınca;
    (1)Bölge adliye mahkemesinin temyiz olunan hükmünün Yargıtayca hukuka uygun bulunması hâlinde temyiz isteminin esastan reddine karar verilir.
    (2)Yargıtay, temyiz edilen hükmü, temyiz başvurusunda gösterilen, hükmü etkileyecek nitelikteki hukuka aykırılıklar nedeniyle bozar. Bozma sebepleri ilâmda ayrı ayrı gösterilir.
    (3)Hüküm, temyiz dilekçesinde gösterilen sebeplerle bozulduğunda, dilekçede açıklanmış olmasa bile saptanan bütün diğer hukuka aykırılık hâlleri de ilâmda gösterilir.
    (4)Hükmün bozulmasına neden olan hukuka aykırılık, bu hükme esas olarak saptanan işlemlerden kaynaklanmış ise, bunlar da aynı zamanda bozulur.
    (5)289 uncu madde hükümleri saklıdır.
    Yukarıda özetlenen mevzuat hükümleri uyarınca, istinaf sonrası temyiz incelemesi sebebe bağlı olup hukuksal denetimle sınırlıdır. Temyizde kural olarak maddi vaka denetimi, diğer bir ifadeyle sübut denetimi yapılamaz.
    Dairemize göre, ilk derece mahkemesi ve son tahlilde istinaf mahkemesinin maddi vaka konusundaki kabulü akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı ise bu durumda istisnaen maddi vaka yani sübut konusuna girilebilir.
    Bir örnekle açıklamak gerekirse; ilk derece mahkemesi ve istinaf, sanığın mağdurun kendisine “hödük” demesine kızarak ona karşı kasten yaralama suçunu işlediğini kabul etmiş, bu sebeple sanık hakkında haksız tahrik altında kasten nitelikli yaralama suçundan verilen cezada indirim yapılmış ve katılan da “Ben ... hödük demedim. O nedenle haksız tahrik indirimi yapılmamalıydı” biçiminde bir gerekçeyle hükmü temyiz olsun. İlk derece ve istinaf mahkemesince hödük denildiğinin kabul edilmesi konusunun irdelenmesi bir maddi vaka denetimi yani sübut denetimi olup, kural olarak temyiz denetiminde bu konuya girilmemelidir.
    Ancak; “hödük” kelimesinin ne manaya geldiği, bu sözün haksız fiil teşkil edip etmediği, somut olayda tahrik hükümlerinin nasıl yorumlanıp, uygulandığı hususlarının denetlenmesi ise; hukuksal denetimdir ve temyizde yapılması gereken de budur.
    Mağdur temyiz dilekçesinde, "... doğuştan sağır dilsizim, bu sebeple hödük demem mümkün değil deyip, dilekçe ekinde de buna dair sağlık kurulu raporu ibraz etmiş ise, bu kabul; akla, mantığa, ilme ve fenne aykırı olacağından artık vaka denetimi yapılabileceği düşüncesindeyiz.
    Nitekim Kapatılan Yargıtay 13. Ceza Dairesi, bu düşüncelerden hareketle verdiği 24.05.2018 günlü, 2017/5297 esas ve 2018/8102 sayılı kararında, sanık müdafiinin müvekkili hakkında TCK'nın 143. maddesinin uygulanmaması gerektiğini temyiz nedeni yaptığı olayda, ilk derece mahkemesi ve istinaf ceza dairesinin 27.01.2015 günü, suçun işlendiği saat dilimi olarak kabul ettiği 18.30-21.00 saatleri arasının değil de gündüz sayılabilecek başka bir saatin suç saati olarak kabul edilip edilmemesini, yani suç saatine ilişkin sübut konusunu denetlemenin bir maddi vaka denetimi olacağını, temyiz denetiminde bunun yapılamayacağını, suçun işlendiği kabul edilen saatinTCK'nun6/1-e. maddesi uyarınca gece vakti olup olmadığı, buna bağlı olarak aynı Kanun'un 143. maddesinin somut olayda uygulanması gerekip gerekmediği, gerekiyorsa doğru uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesinin ise, hukuksal denetim olduğunu, hukuksal denetimle sınırlı inceleme sonunda, somut olayda, suç saati alarak kabul saatin gece vakti olduğunu ve uygulamanın hukuka uygun olarak yapıldığını tespit ederek temyiz isteminin esastan reddiyle hükmün onanmasına karar vermiştir.
    İstinaf sonrası temyizde önemli olan diğer bir konuda, temyiz incelemesinin sebebe bağlı ve sebeple sınırlı olarak yapılmasıdır.
    CMK'nın 298. maddesi uyarınca, temyiz istemi sebep içermiyorsa reddi gerekir.
    Ancak, CMK'nın 289. maddesinin âmir hükmü uyarınca temyiz dilekçesinde bu maddedeki sebeplere dayanılmasa da, temyiz incelemesi sebebi yapılan husus incelenirken 289. maddede tadadi olarak sayılan hukuka kesin aykırılık hallerinin tespit edilmesi hâlinde hükmün (varsa diğer sebeplere ilâveten) bu sebeple(de) bozulması gerekir.
    Dairemiz, 5271 sayılı CMK’nın 302/3. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi ve beyanında gösterilen sebep yerinde ise, diğer bir ifadeyle ileri sürülen hukuka aykırılığı varit kabul ettiği taktirde hükmü bu yönden bozmakta, varsa ileri sürülmeyen bütün diğer hukuka aykırılık hâllerini de kararında göstermektedir.
    Burada son olarak açıklamak gerekirse;
    Hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delilin hükme dayanak yapılması nedeniyle hüküm temyiz edilmiş veya başka bir sebepten temyiz edilmiş olmakla birlikte bu husus temyiz incelemesi sonucu tespit edilmiş ise, CMK'nın 289/1-i maddesi uyarınca hükmün bozulması gerekir. Burada kalan delillere göre, sübutun yeniden değerlendirilmesi gerektiği şeklinde bir bozma, mevzuatımıza uygun tam bir hukuksal denetimdir. Ancak bunu yapmak yerine, kalan delillerin de mahkûmiyete yeteceğini değerlendirip temyiz istemini esastan reddetmek ya da kalan delillere göre beraat kararı vermek gerekir diyerek hükmü bozmak ya da 303/1-a maddesine göre düzelterek onamak tam bir vaka denetimidir.
    Bu izahattan sonra somut olaya gelecek olursak;
    Sanık müdafiinin temyiz isteminin adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu, şüpheden sanığın yararlanması gerektiği, sadece mağdur beyanına dayanan teşhisin yeterli delil olmadığına yönelik olduğu, sanığın kimliğine yönelik bir temyizin bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Ceza yargılamasında; suç teşkil eden fiilin dış dünyada gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse; bu fiilin yargılanan sanık tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, hukuka uygun delillerle kanıtlanmalıdır.
    Somut olayda suç işlediği iddia edilen kişi, aleyhine mahkûmiyet hükmü kurulan kişinin kimlik bilgilerinin sanığa ait olup olmadığı, hatta mahkûm edilen kişinin gerçekte var olup olmadığı dahi belli değildir.
    5271 sayılı CMK'nın 174. maddesinin 7188 sayılı Kanun ile değişik 1. fıkrasının b) bendinin âmir hükmü uyarınca "Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.
    6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 91'nci maddesinde geçici koruma "Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir." şeklinde hüküm altına alınmış, bu kişilerin Türkiye'ye kabulü, Türkiye'de kalışı, hak ve yükümlülüklerinin Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
    6458 sayılı Kanun'un 91'nci maddesi uyarınca çıkartılan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin (Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi: 13/10/2014 No: 2014/6883 Dayandığı Kanunun Tarihi: 4/4/2013 No: 6458 Yayımlandığı Resmi Gazetenin Tarihi: 22/10/2014 No: 29153) 21'nci maddesinde; bu Yönetmelik kapsamındaki yabancıların kayıtları sırasında kimliğine ilişkin belge sunamayan yabancının, aksi ispat edilinceye kadar beyanının esas alınacağı, fotoğraf, parmak izi ya da kimlik tespitine elverişli diğer biometrik verilerin esas alınıp merkezi veri tabanına kaydedileceği, mevcut biometrik verilerle eşleştirileceği, kayıt altına alınan yabancıların bilgilerinin derhal Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bildirileceği, yabancıların kayıt bilgilerinin doğum, ölüm. evlilik, boşanma, gönüllü geri dönüş gibi hallerde güncelleneceği, adres kayıt sistemine kaydedilecekleri düzenlemeleri getirilmiş, 22'nci maddesinde ise; kayıt işlemleri tamamlananlara, valilikler tarafından geçici koruma kimlik belgesi düzenleneceği, geçici koruma kimlik belgesi verilenlere. 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu kapsamında yabancı kimlik numarası verileceği belirtilmiştir.
    6458 sayılı Kanun'un 121. maddesine dayanılarak çıkartılan Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 17 Mart 2016 tarih ve 29656 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
    Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 21/04/2015 tarih ve 2014/10-623 Esas, 2015/117 sayılı kararında da;
    Yabancı uyruklu sanığa ait nüfus kaydı ya da pasaportunun onaylı bir suretinin ve adli sicil kaydının İnterpol Daire Başkanlığı aracılığı ile getirtilip bu kimlik bilgileri ve adli sicil kaydına göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi, yabancı uyruklu olup, yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır denilmiştir.
    Dairemize göre bu durumda, "Safhadan dönülmezlik ilkesi" uyarınca, zımnen dahi olsa iddianame kabul edilmişse artık iade kararı verilemeyecek ise de, bu eksikliğin ilk derece mahkemesince tamamlamadan ve suç teşkil eden fiilleri işlediği iddiasıyla kişinin gerçek kimliği saptanmadan sanığın(!) cezalandırılması cihetine gidilmesi, CMK'nın 289/1-g maddesi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâlini oluşturmaktadır.
    Açıklanan nedenlerle;
    Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 69/1 sayılı Genelgesi doğrultusunda, yabancı uyruklu sanığın ilgili makamlar aracılığıyla nüfus ve adli sicil kayıtları getirtilmeden ve suç teşkil eden fiilleri işlediği iddiasıyla kişinin gerçek kimliği saptanmadan bu şekilde belirlenmesinin mümkün olmaması halinde ise bu kez sanığın fotoğrafı karara yapıştırılmak, parmak izlerinin ise usulüne uygun şekilde alınarak karara eklenmesi suretiyle hükümlülüğe karar verilmesi gerekirken, sanığın(!) cezalandırılması cihetine gidilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 209 ve 289/1-g maddelerine aykırı davranılması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün öncelikle bu nedenle CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, CMK’nın 304/2-a maddesi gereğince dosyanın gereğinin ifası için ... 5. Ağır ceza Mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi