11. Hukuk Dairesi 2016/26 E. , 2016/3223 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/02/2015 tarih ve 2014/755-2015/112 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kuruluşundan itibaren ortağı olduğunu, müvekkilinin sermaye borcuna karşılık eşinin 02.07.2012 tarihinde 15.000 TL"yi şirket hesabına ödediğini, geriye kalan sermaye borcu için davalı şirket yetkililerinden ... adına 100.000 TL"lik bono düzenlediğini, soruşturma kapsamında şirket yöneticilerinin bu senedi şirket ana sermaye borcuna karşılık aldıklarını beyan ettiklerini, müvekkili hakkında yapılan icra takibi üzerine müvekkilinden 115.000 TL tahsil edildiğini, buna rağmen davalı tarafça, müvekkilinin %10 hissesine karşılık 50.000 TL"lik sermaye bedelini ödemesi aksi takdirde ıskat hükümlerinin uygulanacağı hususunda ihtar edildiğini, 21.05.2013 tarihli şirket Yönetim Kurulu kararıyla müvekkilin şirket ortaklığından çıkarıldığını, bu durumun eşit davranmaya ilişkin TTK 391. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, yönetim kurulu kararının 4 numaralı bendinin batıl olduğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının eşinin gönderdiği paranın davacıya aktarılmak üzere şirket hesabına gönderildiğini, paranın bir kısmının doğrudan davacıya ödendiğini, bir kısmına da davacının borçlarının ödendiğini, davacının, müvekkili şirket ortakları hakkında zorla senet imzalatıldığı iddiası üzerine başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildiğini, 100,00 TL"lik bononun da şirket sermaye borcuna karşılık verildiği iddasının gerçek dışı olduğunu, senet alacaklısının...olduğunu, eşit işlem ilkesinin ihlalinin söz konusu olmadığını, diğer tüm ortakların sermaye borçlarını ödediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ana sözleşmenin 6. maddesi uyarınca şirketin tescil tarihi olan 01.06.2012 tarihinden itibaren üç ay içinde sermaye koyma taahüdünün 1/4"ü olan 25.000,00TL"yi ödemediği, davacının eşinin şirket hesabına gönderdiği paraların davacıya ve davacı yakınlarına havale edildiği, 04.03.2013 itibariyle davacı şirket hisselerinin bir kısmını dava dışı kişiye devretmesiyle sermaye koyma borcu toplamda 50.000 TL"ye düştüğü, davalı şirketce gönderilen ihtarnamede muaccel olmamış sermaye koyma borcu da dahil edilerek toplam 50.000TL"nin ödenmesinin istenmesi
nedeniyle davacının temerrüde düştüğü kabul edilemez ise de, en geç 01.09.2012 tarihine kadar ödemesi gereken 25.000 TL"lik sermaye koyma borcunun yerine getirilmediği, dava dışı diğer ortak ...."ın üç ay içerisinde ödemesi gereken 1/4 oranındaki sermaye koyma borcunu fazlasıyla ödediği için henüz muaccel olmayan sermaye koyma borcu nedeniyle ıskat işleminin başlatılmamasının davacıya emsal teşkil etmeyeceği, davacının ödeme için dayanak gösterdiği bononun da sermaye koyma borcu için düzenlendiğinin kanıtlanamadığı, eşit işlem ilkesinin ihlal edildiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.