17. Hukuk Dairesi 2015/12181 E. , 2018/7272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin desteğinin davalı tarafa zorunlu mali sorumluluk sigortalı aracın sürücüsü iken gerçekleşen tek taraflı kazada öldüğünü açıklayıp 1.000,00"er TL maddi tazminat talebinde bulunmuş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalı vekili, zamanaşımı süresinin dolduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın kabulü ile davacı ... için 40.000,00 TL, davacı ... için 1.308,64 TL, davacı ... için 2.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL ve davacı ... için 2.000,00 TL"nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı ....nun 109/1.maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 03.05.2005 tarihinde gerçekleşmiş, dava 07.01.2013 tarihinde açılmış, ıslah dilekçesi ise 20.05.2014 tarihinde verilmiştir. Davaya konu trafik kazası sonucunda bir kişi ölmüş olup, eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK"nun 102/4 maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Buna göre davada kaza tarihiyle dava tarihi ve ıslah tarihi arasında uzamış ceza zamanaşımı süresi dolmuştur. Hal böyle iken, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, talebin kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının neden ve şekline göre de davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bette açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bette açıklanan nedenle,bozma ilamının neden ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 17.7.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.