
Esas No: 2015/6044
Karar No: 2016/2827
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/6044 Esas 2016/2827 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
3402 sayılı Kadastro Kanununun Geçici 8. maddesine istinaden yapılan tescil harici yerlerin kadastrosu sırasında, ... mahallesi, 2165 parsel sayılı 8269,40 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... E. sayılı dosyası ile davalı olduğundan söz edilerek 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi uyarınca malik hanesi açık bırakılarak tespit edilmiştir.
Davacı gerçek kişi vekili, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 25.02.2011 havale tarihli dava dilekçesi ile sınırlarını bildirdiği; ... beldesi, ... mahallesi, ... .. ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince müvekkili adına tescili isteğiyle dava açmıştır.
Asliye Hukuk Mahkemesince davaya konu yer hakkında 2013 yılında 3402 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince yapılan kadastro çalışmalarında çekişmeli taşınmaza 2165 parsel numarasıyla kadastro tutanağı düzenlendiği için davaya bakma görevinin Kadastro Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya Kadastro Mahkemesine devredilmiştir.
Kadastro mahkemesince yapılan yargılama sonucu, dava konusu taşınmazın 2004 tarihli uydu görüntüsünde tarım arazisi değil, taşlık ve çalılık olarak gözüktüğü ve keşif tarihi itibariyle de taşınmaz üzerinde imar ve ihya çalışmalarının bulunmadığı ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde öngörülen mülk edinme koşullarının davacı yararına gerçekleşmediği gerekçeleriyle davanın reddine, dava konusu 2165 parsel sayılı taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince tescil davası olarak açılan dava daha sonra tescil davasına konu taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlenmesi nedeniyle kadastro tespitine itiraza dönüşmüştür.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1976 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ile 23.01.1989 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. İlk genel arazi kadastrosu işlemi ise 16.08.1966 tarihinde kesinleşmiş olup çekişmeli taşınmaz bu çalışmada taşlık ve çalılık niteliği ile tescil harici bırakılmıştır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve uzman orman bilirkişisi tarafından yapılan araştırma ve inceleme sonucu, temyize konu 2327 sayılı parselin 1956, 1975 ve 1987 yılları hava fotoğraflarında taşlık ve çalılık göründüğü, halen eylemli olarak çalılık ve taşlık olduğu ve bu hali ile davalı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığına göre, mahkemece davanın reddi yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak kesinleşmiş orman tahdidi dışında olan ve orman alanı ile komşuluğu bulunmayan taşınmazın tesbitteki niteliği ile tesciline karar verilmesi gerekirken, niteliğinin "orman" olarak belirtilmesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple, hükmün birinci paragrafında yazılı "orman vasfı ile" ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine, "Tesbitteki gibi tarla niteliğiyle Hazine adına tesciline" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 07/03/2016 günü oy birliği ile karar verildi.