23. Hukuk Dairesi 2013/8005 E. , 2014/1763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2011/321-2013/84
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhine Ankara 7. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2304 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe 26.000,00 TL yönünden itiraz ettiğini, davalının müvekkilinden faturaya konu hizmeti alıp, bir kısım ödemede bulunduğunu, zira davalının itirazında ticari ilişkiyi inkar etmediğini, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında hizmet alımına ilişkin ticari ilişki kurulduğunu, bununla ilgili 19.11.2009 tarihli fatura kesildiğini, fatura toplamının 46.317,78 TL olduğunu, taraflar arasındaki anlaşmaya göre ödemelerin 26.317,78 TL"lik kısmının 23.12.2009 tarihinde makbuz karşılığı, kalan 20.000,00 TL"nin bankaya yatırılmak suretiyle yapılmasının kararlaştırıldığını, 20.000,00 TL"nin banka havalesiyle ödendiğini, kalan 26.000,00 TL"nin 23.11.2009, 23.12.2009, 01.12.2009 ve 12.12.2009 tarihli makbuzlarla ödendiğini savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsımına göre; davalının fatura karşılığı hizmet aldığını kabul ettiğinden, fatura bedelini ödediğine dair savunmasını ispat yükünün kendisine ait olduğu, 26.000,00 TL"nin ödendiğine ilişkin 6.500,00 TL"lik makbuzlardaki imzanın davacı şirket yetkilisi İ. B. ait olduğu savunulmuş ise de İsmet Bulat"ın şirket yetkilisi olduğunu kanıtlayamadığı, davacı defter ve kayıtlarında söz konusu makbuzlara ilişkin ödeme kayıtları bulunmadığı, takip dayanağı faturadan dolayı davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 26.317,78 TL alacağı bulunduğu, davalının 26.000,00 TL asıl alacağa itirazının haksız olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğü"nün 2010/2304 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, 26.317,78 TL"nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile takibin devamına, %40 oranında hesaplanan 10.400,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
BK"nın borcun kaynaklarını düzenleyen hükümleri çerçevesinde temsil yetkisinin kullanılması, temsilci ile temsil edilen arasındaki iç ilişki, temsilcinin işlemlerinin 3. kişiler açısından sonuçlarının ise dış ilişki çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Doktrinde EGGER, temsil yetkisinin de TMK"nın 2. maddesindeki genel ilke uyarınca dürüstlük kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, yoksa bu kurala aykırı
olarak kullanılan ve bu yüzden hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunan bir kullanımın hukuk düzenince korunmayacağı görüşünü savunmuş, temsil yetkisinin kötüye kullanılmasının temsilcinin amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı davranışı olduğunu, temsil yetkisinin kural olarak temsil olunanın çıkarlarına hizmet ettiğini belirtmiş, temsilcinin 3. kişiyle amaca ve temsil olunanın çıkarlarına aykırı sözleşme yapmasının temsil yetkisinin kötüye kullanılması demek olduğunu vurgulamıştır. Yazar, temsil yetkisinin kötüye kullanıldığını üçüncü kişinin bilmesi ya da ihmal yüzünden bilmemesi durumunda sözleşmenin geçerli olmayacağını, buna karşın üçüncü kişinin kusuru olmadan ya da hafif ihmali yüzünden bilmemesi durumunda temsil olunanın korunmaması gerektiğini açıklamıştır. Bu görüş İsviçre/Türk öğreti ve uygulamasında da baskın görüş olarak kabul edilmektedir. (Bkz. M.R.KARAHASAN, Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler-1992, 1.Cilt, Sh.332 – OSER/SCHONENBERG, art.32, N.17; BECKER art 32, N.2; ENGEL Sh.265; DE SAUSSURE Sh.82; KIESEL Sh.194/18 “KUTLU/SUNGURBEY atfı”, ESENER, Selahiyete Müstenit Temsil, Sh.85/89; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop Sh.243; Eren C.2.Sh.103; Tandoğan C.2.1987 Sh.446/447)
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın yetkisiz temsile ilişkin 46. maddesi "Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar.Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur." hükmünü, 47. maddesi "Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamaması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir. Ancak, yetkisiz temsilci, işlemin yapıldığı sırada karşı tarafın, kendisinin yetkisiz olduğunu bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse, kendisinden zararın giderilmesi istenemez. Hakkaniyet gerektiriyorsa, kusurlu yetkisiz temsilciden diğer zararların giderilmesi de istenebilir.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan haklar saklıdır. " hükmünü düzenlemektedir.
Dosyada bulunan 17.07.2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi örneğinden davacı şirketi ilk 30 yıl için müdür seçilen A. B. münferit imza ile temsil yetkisinin bulunduğu anlaşılmış, davalı tarafça makbuz karşılığı ödeme yapıldığı savunulan İ. B. davacı şirket temsilcisi olduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi, yetkisiz temsilci durumunda bulunan İ. B. işlemlerinin davacı şirket tarafından açıkça ya da taraflar arasında oluşan bir teamül ile örtülü olarak benimsendiği de ispatlanamamıştır. Diğer anlatımla, taraflar arasında dava konusu sözleşme tarihinden önce gerçekleşen başka sözleşme ve işlemlerin aynı temsilcinin tek imzası ile yapıldığı ve bunun davacı şirket tarafından benimsendiği ve taraflar arasında bu şekilde bir teamül oluştuğu ispat edilmiş değildir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacı şirket adına İsmet Bulat tarafından imzalandığı savunulan 18.09.2009 tarihli tahsilat makbuzunun dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK"nın 46. maddesi ( 818 sayılı BK"nın 38. maddesi) uyarınca davacı şirketçe benimsendiğine veya yukarıda açıklanan şekilde taraflar arasında daha önce bu yönde bir teamül oluştuğuna dair yeterli delil bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.