Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10913
Karar No: 2016/2812
Karar Tarihi: 07.03.2016

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/10913 Esas 2016/2812 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/10913 E.  ,  2016/2812 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA KONUSU : Tazminat


    Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükme yönelik temyiz itirazları hakkında; Dairemizin 24/03/2015 gün ve 2015/2480 - 2015/1981 sayılı ilâmıyla red-bozma kararı verilmiş, süresi içinde davacı ... ile davalı ... vekilleri tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:


    - K A R A R -

    Dairemiz kararı, karar düzeltme dilekçesinde değinilen hususlara cevap teşkil edecek nitelikte olduğu gibi, usûl ve kanuna da uygundur.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirine uymayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442. maddesi uyarınca takdiren 262.00.- TL para cezasının karar düzeltme isteyenlerden ayrı ayrı; Harçlar Kanunu uyarınca 60.80.- TL ret harcının ise davacı ..."den alınmasına 07/03/2016 gününde oy çokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Dava tapu sicilinin hatalı tutulmasından doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 100.000,00.- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine verilen hüküm dairemizin 24.03.2015 günlü ve 2015/2480 E. - 2015/1981 K. sayılı ilâmı ile; 1) Davalı

    ...nin ihtiyati tedbir isteminin reddine, 2) Davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının incelenmesi sonucunda; 4721 sayılı TMK’nun 1007 maddesinde, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder” hükmü yer aldığından kayıtlarda yapılan hatalardan devletin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda; davalı gerçek kişi hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davalı gerçek kişinin de zarardan müteselsilen ve müştereken sorumluluğuna karar verilmesi usül ve yasaya aykırıdır. 3) ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava konusu bağımsız bölüm kat irtifakının, kat mülkiyetine taşınması sırasında düzenlenen resmî senede aykırı olarak davacı yerine davalı gerçek kişi adına tescil edildiğine göre, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca devlet sorumlu olduğundan davalı ...nin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, mahkemece emsal karşılaştırması metodu ile değer belirlenmesinde bir yanlışlık yok ise de, emsal satışların değerlendirme tarihi olan dava tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. Bu nedenle taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden benzer yüzölçümlü, benzer vasıflı ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihi olan 2012 yılında dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların takdir komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas m2 değerleri ilgili Belediye Başkanlığı ...Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.” gerekçesiyle bozulmuş, davacı ve davalı ... süresinde karar düzeltme isteminde bulunmaları üzerine dairemiz çoğunluğunca karar düzeltme istemlerinin reddine karar verilmiştir.
    Davacının zararından davalı ...nin sorumlu olduğu ve zararın belirlenme yönteminin hatalı olduğu konusunda dairemiz çoğunluğu ile aramızda görüş farklılığı bulunmamaktadır. Görüş farkı, davalı gerçek kişinin zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nun 33 (Mülga HUMK.`nun 76 ) maddesi gereğince bir davada dava sebebini oluşturan maddi vakıaları açıklamak taraflara, bunların hukuki tavsifi yapmak ve uygulanacak hukuk kurallarını bulmak ise hakime aittir. Hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tevsifleri ile bağlı değildir. Hatta tarafların maddi vakıaya ilişkin yanlış ya da eksik hukuki tavsifleri dahi hâkimi bağlamayacak, doğru hukuku uygulamasını engellemeyecektir. Hukuki tavsif hâkim için bir görev olduğundan hakim, kanunları kendiliğinden uygulayarak iddia ve savunmadaki talepleri karara bağlamakla yükümlüdür. ( 04.06.1985 gün ve 15/6 sayılı İBK.)
    Öte yandan dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun Müteselsil Mesuliyet başlıklı 50 ve 51. maddelerinde eksik ve tam teselsül hali ve teselsülde sıra düzenlenmiş, Haksız Fiile ilişkin 50. maddesinde; “Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer "an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen mesul olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve icabında bu rücuun şumulünün derecesini tayin eyler. Yataklık eden kimse, vaki olan kardan hisse almadıkça yahut iştirakiyle bir zarara sebebiyet vermedikçe mesul olmaz”, Muhtelif Sebeplerin İçtimaı Haline ilişkin 51. maddesinde de “ Müteaddit kimseler muhtelif sebeplere (haksız muamele, akit, kanun) binaen mesul oldukları takdirde haklarında, birlikte bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki hükümlere göre muamele olunur. Kaideten haksız bir fiili

    ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.” denilerek müteselsil sorumluluk halleri açıklanmış bulunmaktadır. Dava tarihinden sonra ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ile önceki kanundaki eksik ve tam teselsül ayrımı kaldırılmış ise de, 61. maddesinde “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” denilerek zarar görenin meydana gelen zararından haksız fiil, sözleşme veya kanun gibi muhtelif sebeplerle sorumlu olanların müteselsilen sorumlu olması kuralı korunmuştur. Müteselsil sorumluluk zarar göreni koruma amacıyla kabul edilmiş bir müessese olduğundan, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça zarar görene zararının tamamını veya bir kısmını müteselsil sorumlulardan her birinden talep ve müteselsil sorumluları birlikte dava etme hakkı verir.
    Somut olaya gelince; davacı vekili 07.02.2012 havale tarihli dava dilekçesinde davalı olarak ... ve ..."nu göstererek; müvekkilinin 1990 yılında Sivas Merkez Çarşıbaşı Mahallesi 1990 ada 4 parselde kayıtlı taşınmazda bulunan 6 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, ne var ki daha sonra müvekkilinin hiçbir talep ve müdahalesi olmaksızın tapu idaresinin yanlışı sonucu taşınmazın davalılardan ... adına geçirildiğini, bu davalının da taşınmazı ...adında dava dışı birisine sattığını, bu kişinin de bankadan ipotek karşılığı kredi kullandıktan sonra taşınmazı ipotek borcu ile birlikte tekrar ..."na geri sattığını, ipotek borcunun ödenmemesi ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi yapılıp kıymet takdiri için taşınmaza gelinmesi üzerine durumdan haberdar olduklarını, taşınmazın kısıtlamalardan arındırılarak tekrar müvekkili adına tescili istemiyle tapu idaresine başvurduklarında dava açmaları gerektiğinin söylendiğini, TMK 1007 maddesi gereğince tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin sorumlu olduğunu, müvekkilinin zararının gerçekleştiğini, bu zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını öne sürerek 100.000,00 TL zararın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap dilekçesinde de müvekkilinin kardeşi olan davalı ..."nun kendisine ait olmayan tapulu bir yer üzerinde tapu idaresinin yaptığı yanlışlıktan yararlanarak tasarruf etmesinin kötü niyetini ortaya koyduğunu açıklayarak dava dilekçesine açıklık getirmiştir.
    Dava ve cevaba cevap dilekçesindeki bu anlatım ve maddi vakıa açıklaması karşısında davacının davasını davalılardan ... yönünden haksız fiile,... yönünden ise TMK 1007. maddesinde belirtilen ve kanundan kaynaklanan kusursuz sorumluluğa dayanarak açtığı ve her iki davalının farklı hukuki sebeplere dayanarak sorumlu tutulmalarını istediği ve zararın her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava ettiği kuşkusuzdur. Gerek TMK 1007 maddesinde ve gerekse diğer kanunlarımızda 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 93/A maddesinde olduğu gibi tapu sicilinin tutulmasından doğan zararların tazmini için açılacak davaların da sadece ... aleyhine açılabileceğine, ... yanında diğer zarar sorumlularının dava edilemeyeceğine ilişkin engelleyici bir kural bulunmamaktadır. Az yukarıda da açıklandığı üzere bir davada dayanılan maddi vakıaların hukuki tavsifini yapmak ve maddi vakıalara uygulanacak hukuk kurallarını bulmak hakime ait bir görev olduğu gözetildiğinde dava dilekçesinde ... yönünden maddi vakıalara uygulanacak hukuk kuralının belirtilmemiş olması sonuca etkili olmadığı gibi, gerekçeli kararda ...’nun zarardan sorumlu tutulmasının hukuki dayanağının açıklanmaması ve bu davalı yönünden hukuki tavsifin yapılmaması ise ancak gerekçesiz karar nedeniyle ayrı bir bozma nedeni yapılabilir. Dava sadece hazine aleyhine ve TMK"nın 1007. maddesine dayanılarak açılmış bir tazminat davası gibi nitelendirilerek ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddini gerektirmez.

    Hal böyle olunca, ...’nun da haksız fiil kurallarına göre zarardan sorumlu olduğu ve her iki davalının da davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları gözetilerek davacı ve davalı ...nin karar düzeltme istemlerinin kabulü ile, dairemizin (2) nolu bentte açıklanan bozma nedeninin kaldırılması, davacı ve davalı ...nin sair temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme hükmünün sadece dairemiz kararındaki (3) nolu bentde açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi