Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3275
Karar No: 2010/4915
Karar Tarihi: 19.10.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/3275 Esas 2010/4915 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/3275 E.  ,  2010/4915 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali, Tescil ve alacak

    ...ile ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 29.12.2009 gün ve 675/380 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı vekili Avukat Rüstem Yektaş geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
    KARAR

    Davacı vekili; 6570 ada 45 parsel olarak davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan ve gene davalı tarafından yapılan binadaki 10 nolu bağımsız bölümün, vekil edeninin binanın yapımı sırasında davalıya verdiği 23000 Amerikan Doları katkı bedeli karşılığında davalı tarafından 2000 yılında na tamam şekliyle vekil edenine satılıp teslim edildiğini, vekil edeninin bu meskeninin bitirilerek oturulabilir hale getirilmesi için 3000 Dolar masraf yapıldığını ve o tarihten beri vekil edeninin tasarrufu altında bulunduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmaza ait davalı adına olan tapu kaydının iptali ile meskenin vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istediklerini, bu istekleri kabul edilmediği takdirde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesini ve belirlenecek bu bedelin davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istediklerini bildirmiş; daha sonra ıslahla bedele ilişkin isteklerinin 90000 TL olduğunu açıklamıştır.
    Davalı vekili ise; dava konusu taşınmazın edinilmesinde ve üzerinde bulunan binanın yapımında davacının maddi bir katkısının bulunmadığını, taraflar arasında yapılmış bir satış sözleşmesinin olmadığını, vekil edeninin kardeşi olan davacının dava konusu meskeni 5.7.2000 tarihinden beri haksız bir biçimde işgal ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın usulüne uygun şekilde kanıtlanamadığı görüşünden hareketle reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, esasına ilişkin bölümü davacı vekili, avukatlık ücretine ilişkin bölümü ise davalı vekili tarafından, temyiz edilmiştir.
    Dava konusu 6570 ada 45 parsel sayılı taşınmaz, dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; taraflar arasında 2000 yılında yapıldığı ileri sürülen sözleşme tarihinde davalı adına tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir.Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmeler Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri uyarınca resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz. Geçersiz bir tapu dışı satışa dayanılarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Mahkemece, davacının tapu iptal ve tescile ilişkin isteğinin bu nedenlerle reddine karar verilmesinde her hangi bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; davacı vekili tapu iptal ve tescil istemleri kabul edilmez ise dava konusu taşınmazın bedelinin belirlenerek vekil edenine verilmesini istemiştir. Ekim 1940 tarih 10/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre, harici satışın hüküm ifade etmemesi halinde taraflar kanıtlayabilirlerse; verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri isteyebilirler. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin malvarlığından diğerinin malvarlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır ve bu ilke; haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından istifade ederek kendi malvarlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü altında bulunduğu gerçeğini ifade eder.
    Mahkemece, davacının bedele ilişkin isteği; davacı ile davalı arasında geçersiz nitelikte dahi olsa yazılı bir satış ve satış vaadi sözleşmesinin olmadığı, satış bedelinin davalıya ödendiği konusunda da yazılı bir belgenin bulunmadığı ve davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, dolayısı ile bedel ödendiğinin kanıtlanamadığı görüşünden hareketle red edilmiştir. Ancak yapılan bu değerlendirme somut olaya uygunluk göstermemektedir. Tapulu taşınmazların mülkiyetini nakledici tüm sözleşmelerin resmi biçimde yapılması edinim için gerekli olup, yasalarda belirtilen şekle uyulmadan yapılan işlemin geçersiz bulunduğu ileri sürülerek sözleşme yükümlülüklerini ifadan kaçınma olanaklı ise de bu kaçınmanın TMK. nun 2. maddesinde düzenlenen “bir hakkın kötüye kullanılması” yasağına aykırı olmaması, toplumun hak ve adalet duygularını rencide etmemesi ve sözleşmenin diğer tarafı lehine sebepsiz bir zenginleşme doğurmaması gerekir. Bundan ayrı, sözleşmeye güven duyan tarafın sözleşmedeki ifanın yerine getirileceği inancıyla yaptığı ödeme ve başka bir gider varsa, bunları sözleşmenin diğer tarafından isteyip isteyemeyeceğinin de her olayda ayrı ayrı araştırılıp belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu taşınmazın davacıya devri ve bu devrin nedeni ile bedeli hakkında düzenlenmiş yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de; Davacı taraf geçersiz sözleşme konusu bedeli ödediğini ve bu sözleşmeye karşı beslediği güven nedeniyle fiilen davalıdan devraldığı konuta bir takım masraf yaptığını ileri sürerek, zararının giderilmesini istemektedir. Dava konusu meskenin davacıya devri, nedeni ve davacı tarafından teslim alınmasından sonra yapıldığı ileri sürülen harcamalar, maddi olaylara ilişkin bulunan bir iddiadır. Maddi olaylara ilişkin iddialar tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir. Dava konusu meskenin davacıya devri nedeniyle bir bedel ödenip ödenmediği, eğer bir bedel ödenmiş ise ne miktar ödendiği hususu, ödendiği ileri sürülen miktar dikkate alındığında kural olarak yazılı belge ile kanıtlanması gerekmekte ise de; somut olayda tarafların kardeş oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda HUMK nun 293. maddesi hükümleri uyarınca davacının tüm iddialarını tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği, mutlaka yazılı belge ve yemin varlığının aranması gerekmediği düşünülmelidir. Mahkemece açıklanan bu olguların üzerinde durulması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde tüm deliller tekrar ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm tesis edilmesi gerekir
    Davalı vekilinin avukatlık ücretine ilişkin temyizine gelince; görülmekte olan davada dava konusu taşınmazın değerinin 90000 TL olduğu belirlenmiş ve belirlenen bu değer üzerinden alınması gerekli olan eksik harç davacı tarafça yatırılmıştır. Dava redle sonuçlandığına göre; yargılama sırasında belirlenip harcı yatırılan gerçek dava değeri üzerinden ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca; davalı taraf yararına avukatlık ücreti takdir ve tayini gerekirken, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden belirlenmesi de kabule göre doğru olmamıştır.
    Davacı vekilinin hükmün esasına, davalı vekilinin ise hükmün avukatlık ücretine ilişkin olan temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA bozma sebebine göre; davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 19.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi