Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/994
Karar No: 2010/4912
Karar Tarihi: 19.10.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/994 Esas 2010/4912 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/994 E.  ,  2010/4912 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    ... ile Hazine aralarındaki tescil davasının reddine dair Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.09.2009 gün ve 717/337 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19.10.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kâğıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat Hatice Göktepe geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili, dava dilekçesinde; 161 parsel sayılı taşınmazın deniz tarafında kalan ve kıyı kenar çizgisi nedeniyle tespit dışı bırakılan yerin vekil edeni tarafından satın alındığını, satan ve vekil edeni tarafından kültür arazisi olarak kullanıldığını, kıyı kenar çizgisi için vekil edeni tarafından idari yargıda iptal davası açıldığını, idarece çizilen kıyı kenar çizgisinin idari yargıca iptal edildiğini açıklayarak dava konusu 161 parselin deniz tarafında kalan ve tespit dışı bırakılan kültür arazisinin kıyı kenar çizgisinin belirlenerek kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısmının Çatalçam Köyü son parsel numarasıyla vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davacının tescilini istediği taşınmazın kamu malı “kumsal” olarak tespit dışı bırakıldığını, kumsal yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını, bu konuda Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı kesinleşmiş kararın bulunduğunu, yine davacının taşınmaza tecavüzünden dolayı men’i müdahale ve kal davası açıldığını, davanın halen devam ettiğini, bu konuda davacının senelerdir ecrimisil ödediğini belirterek kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece; aynı konuda Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan ve davanın reddiyle sonuçlanıp kesinleşen 1981/514 Esas ve 1983/284 Karar sayılı dava dosyasının eldeki dava bakımından kesin hüküm oluşturduğu ve aynı zamanda kesinleşen bu hükümle taşınmazın “kumluk niteliğinde” bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, harici satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1; 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
    Uyuşmazlık konusu taşınmazın bitişiğinde yer alan 161 sayılı parselin tespiti 13.07.1976 tarihinde yapılmıştır. Tapulama tutanağı da 1977 yılında kesinleşmiştir. 161 sayılı parselin tespiti 13.07.1976 tarihinde yapıldığına göre, dava konusu taşınmazın aynı tarihte kumluk (kumsal) niteliğiyle tespit dışı bırakıldığının kabulü gerekir. Kumluk ya dakumsala benzer yerler TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup, özel mülkiyete ve TMK.nun 999. maddesi uyarınca tapuya kayıt ve tescile konu olamayacaklarından kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmeleri mümkün bulunmamaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, kesin hüküm olduğu kabul edilen Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.08.1981 tarih ve 1981/514 Esas, 1983/284 Karar sayılı dosyasının tüm aramalara karşın mahkemesince bulunup dosya arasına konulmadığı belirlenmiştir. Sözü edilen mahkeme kararının Yargıtay denetiminden geçtiği, davanın reddine ilişkin hükmün (esasının) onandığı ve sadece yargılama gideri yönünden bozma yapıldığı, aynı mahkemenin 11.04.1984 tarih 1984/47 Esas ve 1984/329 Karar sayılı kararının kapsamıyla anlaşılmıştır. İtiraza uğramayan her iki kararın örnekleri dosyada olmakla birlikte hangi tarihte kesinleştiği konusunda herhangi bir bilgi içermedikleri saptanmıştır. Her iki kararın içerikleri gözönünde tutulduğunda, dava konusu taşınmazın tamamının kumsal niteliğinde bulunduğu açık bir biçimde vurgulanmıştır. Bu konuda esasen bir tartışma da söz konusu değildir. Yine, aynı mahkemenin 1984/47 Esas ve 1984/329 Karar sayılı dava dosyası kapsamına göre, davacı tarafın onama ve bozma ilamına karşı karar düzeltme yoluna başvurduğu, bu isteğin Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 1983/12460-12471 Esas ve Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği görülmüştür. Açıklanan bu bilgiler karşısında karar düzeltme isteği 1983 yılında Yargıtay 8. Hukuk Dairesince reddedildiğine göre işin esasına ilişkin onama hükmünün bu yıl içinde (1983) kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Hukuk davalarında karar düzeltme isteğinin reddedildiği tarih hükmün kesinleştiği tarih olarak kabul edilir. Yüksek Yargıtay uygulaması bu yönde olup, doktrinde de bu yönde farklı bir görüşe rastlanılmamıştır.
    Şu halde, dosya arasında bulunan ve taraflar arasında geçen davalara ilişkin karar örneklerine kesinleşme şerhi yazılmamış ise de, karar düzeltme isteğinin reddedildiği 1983 yılında işin esasına ilişkin hükmün kesinleştiği açıktır. Karar örneklerinin kapsamları ve dava dosyasındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, kesinleşen davayla eldeki davanın tarafları, dayandıkları hukuki sebep ve konunun aynı olduğunda bir kuşku bulunmamaktadır. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında önceki davanın eldeki dava bakımından HUMK.nun 237. maddesi anlamında kesin hüküm oluşturduğunun kabulü gerekir. Öte yandan, kesinleşen hükümle taşınmazın “kumsal niteliğinde” bulunduğu, TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi kapsamında kalan yerlerden olduğu, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesinin mümkün bulunmadığı saptandığına göre mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Somut olayda, kesin hüküm olgusundan ziyade taşınmazın niteliği ön planda tutulmaktadır.
    Davacı vekilinin yerinde bulunmayan tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı Hazineye verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 15,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,55 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 19.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi