11. Hukuk Dairesi 2015/10085 E. , 2016/3189 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 12.02.2015 tarih ve 2007/312-2015/84 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili ile davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 22.03.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilleri ... ile ..."in çocuğu, ...."in ise kardeşi olan ....."ın, davalı gerçek kişilerin maliki ve sürücüsü oldukları yolcu minibüsünden indiği sırada diğer davalı belediyenin açtığı kanala düşerek ağır biçimde yaralandığını, 18 gün sonra da hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde ağır kusurlu olduğunu, davalı belediyenin de yolun kenarına açtığı kanaletin üzerini açık bırakması nedeniyle kusurunun bulunduğunu, müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek, davacı anne baba için ayrı ayrı 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 25.000 TL manevi tazminatın, davacı kardeş için 20.000 TL manevi tazminatın ve cenaze ve defin giderleri karşılığı 5.000 TL"nin 17.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12.11.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile anne için 12.061,57 TL, baba için 11.417,15 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davacıların murisinin, araçtan inerken adımını boşluğa atması sonucu yol kenarındaki çukura düşerek öldüğünü, olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davaya konu olayda, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar ... ile ..."in oğlu, ...."in kardeşi olan ...."ın, 17.07.2006 tarihinde davalı ..."nın sürücüsü, diğer davalı ..."ın ise maliki olduğu yolcu minibüsünden indiği sırada davalı ..."nın açtığı kanalete düşerek yaralandığı ve 18 gün sonra da öldüğü, kazanın oluşumunda davalı sürücünün %55, ölenin %25, davalı ..."nın ise %20 oranında kusurlu bulundukları, ölenin anne ve babasının destekten yoksun kalma tazminatına hak kazandıkları gibi tüm davacılar yönünden manevi tazminat koşullarının da oluştuğu, her ne kadar cenaze ve defin masrafı olarak tazminat talep edilmiş ise de bu konuda herhangi bir delil ile iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı anne için 11.991,98 TL, baba için 11.347,56 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline, anılan miktarların 5.000 TL"lik kısımlarına 17.07.2007 tarihinden, bakiyesine ıslah tarihinden yasal faiz işletilmesine, maddi tazminat isteminin reddine, anne ve baba için ayrı ayrı 15.000 TL, kardeş için 10.000 TL manevi tazminatın 17.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili ile davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, kararın hüküm bölümünün 2 ve 4 numaralı bentlerinde açıkça hüküm altına alınan meblağlara, haksız fiil tarihinden itibaren faiz işletileceğinin belirtilmiş olmasına, bu durumda haksız fiil tarihi olarak 17.07.2006 yerine 17.07.2007 yazılmasının mahallinde her zaman giderilebilecek maddi hata niteliğinde olmasına göre davalı gerçek kişiler hakkında kurulan hükme yönelik davacı Müjgan Devrik vekilinin tüm, davacılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, davacılar ... ile ..."in çocuğu, diğer davacı ...."in kardeşi olan ...."ın, davalı gerçek kişilerin maliki ve sürücüsü oldukları yolcu minibüsünden indiği sırada davalı ..."nin açtığı kanala düşerek ölmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açılmıştır. Davacılar, kısmi davada saklı tuttukları fazlaya ilişkin haklarını ek bir dava açarak isteyebilecekleri gibi, aynı davada ıslah dilekçesi verip harcını yatırmak suretiyle de talep edebilirler. Kısmi davanın, dava konusunun dava edilmeyen bölümü için borçluyu temerrüde düşürmeyeceği uygulamada yargısal kararlarla benimsenmektedir. Fakat, somut olayda uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Haksız fiil faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız fiil tarihinden itibaren temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davada gerekse sonradan açtığı ek davada veya ıslah ettiği kısma ilişkin olarak haksız fiil tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, mahkemece, davalı araç maliki ve sürücüsü yönünden ıslah edilen kısım itibariyle de olay tarihi olan 17.07.2006 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslah tarihinin esas alınması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiş ise de; anılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; 5393 sayılı Belediye Kanunu`nun 14. maddesi uyarınca, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı, temizlik ve katı atık, şehir içi trafik belediyelerin görevleri arasındadır. Belediyenin bu zorunlu kamu görevi dolayısıyla meydana gelen zararlar, hizmet kusuru sonucu doğmuş olacağından, tazminat davasının davalı bakımından çözümlenme yeri, idari yargı mercidir. Zira, kamu hizmetini görmekle yükümlü olan davalı idare, kural olarak özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Davacının iddiası, hizmet kusurundan kaynaklanan zarara ilişkin olup, böyle bir davanın, İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2"nci maddesi hükmü uyarınca davalı idare aleyhine tam yargı davası olarak açılması gerekmektedir. Mahkemelerin göreviyle ilgili kurallar, kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her safhasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, ileri sürülmemiş olsa dahi hakim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. O halde, mahkemece, davalı ... hakkında dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle anılan davalı yararına bozulması gerekmiştir.
4- Bozma sebep ve şekline göre davalı ... vekilinin ve davalı ... hakkında kurulan hükme yönelik davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı gerçek kişiler hakkında kurulan hükme yönelik davacı .... vekilinin tüm, davacılar ... ile ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasına 2. bendinde yer alan "5.000,00"er TL"sinin haksız fiil tarihi olan 17.07.2007 tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihi olan 12.11.2014" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine "haksız fiil tarihi olan 17.07.2006" ibaresinin yazılmasına, davalılar ... ve ... hakkında kurulan kararın bu şekilde davacılar ... ve ... yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yönünden hükmün resen BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin ve davalı ... hakkında kurulan hükme yönelik davacılar vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı ..."na verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 22.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.