20. Hukuk Dairesi 2015/6227 E. , 2016/2791 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 17/05/2005 ilâ 15/06/2005 tarihleri arasında ilân edilen kadastro sırasında ... (...) köyü, 101 ada 23 ve 25 parsel sayılı sırasıyla 698,31 m² ve 963,76 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak sırasıyla dava dışı ... ... ve ... ... adına meyva bahçesi nitelikleriyle tespit edilmişlerdir. Bu tespite karşı dava dışı ... ... ile ... tarafından açılan itiraz davasında; ... Kadastro Mahkemesinin 28.05.2007 gün ve ... sayılı kararı ile ...nin davasının kabulüne ve dava konusu 101 ada 23 ve 25 sayılı parsellerin ... adına Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer vasfıyla tesciline karar verilmiş, temyiz üzerine hüküm Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 13.3.2008 gün ve ... sayılı kararıyla onanarak, 25.04.2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılar ... ve ... vekili 03.06.2008 havale tarihli dilekçeyle; dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği yaklaşık 15 dönüm miktarlı taşınmazı, müvekkillerinin murisi .. ... ...’un 27.07.1993 tarihli harici gayrimenkul satış ve zilyetlik devri ile ... ...’dan satın aldığını ve müvekkilleri lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkilleri adına tescili istemiyle dava açmış, ... Asliye Hukuk Mahkemesince, 30.07.2009 gün ve ... sayılı karar ile eldeki davanın konusu olan 101 ada 23 ve 25 parseller hakkında, tescili talep edilen taşınmazların tapulu olduğu ve TMK’nın 713. maddesi hükmü uyarınca, zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacıların temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.05.2010 tarih ve ... sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
Davacılar ..., ..., ... ve ... vekili 09.01.2013 havale tarihli dilekçesiyle, müvekkillerinin murisinin dava konusu parselleri, müvekkillerinin murisinin 27.07.1993 tarihli harici gayrimenkul satış ve zilyetlik devri ile ... ...’dan satın aldığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesine açtıkları ... Esas sayılı dosyada bu yerlerin Devlet ormanı sayılmadığı ve bu uygulamanın kesinleştiğinin rapor edildiğini, taşınmazların ... Kadastro Mahkemesinin 28.05.2007 tarih ve ... sayılı kararı ile ... adına tescil edildiklerini ve müvekkilleri lehine kadastrodan önce zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, dava konusu 101 ada 23 ve 25 sayılı parsellerin ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile müvekkilleri adına tescili isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 101 ada 23 ve 25 sayılı parsellerin davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile 8/16 payının davacı ... adına, 3/16"er payının davacılar ..., ..., 2/16 payının ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, zilyetlik nedeniyle kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanılarak 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesindeki on yıllık hak düşürücü süre içinde açılan tapu iptali ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 21.10.1994 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 4999 sayılı Kanuna göre yapılarak 10.03.2005 tarihinde ilân edilen ve kesinleşen fennî hataların düzeltilmesi çalışması vardır. Genel arazi kadastrosu işlemi 16.06.2005 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece, davacı kişiler yararına zilyetlik yoluyla mülk edinme koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle dava kabul edilmiş ise de delillerin takdirinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki; Türk Medenî Kanununun 713 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddelerinde davasız (çekişmesiz-nizasız) ve aralıksız (fasılasız) yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin taşınmazın mülkiyetini kazanacağı hüküm altına alınmıştır.
Davacı gerçek kişiler vekili, aynı parseller hakkında daha önce 03.06.2008 havale tarihli dilekçesiyle TMK’nın 713. maddesine göre tescil davası açmış ve dava ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30/07/2009 gün ve ... sayılı kararıyla reddedilmiştir. Daha önce aynı taşınmazlara karşı açılan ve reddedilip kesinleşen bu hüküm, TMK"nın 714 ile Borçlar Kanununun l33, l34 ve l35. maddeleri gereğince yeni açılan bu dava yönünden niza teşkil edeceğinden, 20 yıllık kazanma süresi dolmadan yeni dava açılmıştır.
Bundan ayrı; dava konusu taşınmaz üzerinde davacıların herhangi bir kullanımı ve zilyetliği bulunmamaktadır. Kaldı ki, taşınmazı murislerinin harici senetle aldığı 1993 ile kadastro tespit tarihi olan 2005 yılı arasında da zilyetlikle mülk edinme için gerekli olan 20 yıllık süre yoktur. Davacılar, murisinin taşınmazı 1993 yılında ... ...’dan harici satış senediyle satın aldığından bahisle, eklemeli zilyetliğe dayanmış iseler de, murislerinin harici senet ile taşınmazı satın aldıkları İsmet Acar’ın dava konusu taşınmaz ve komşu taşınmazlar üzerindeki tasarruf şekli ... Kadastro Mahkemesinin 28.05.2007 gün ve ... sayılı kararıyla ekonomik amaca uygun ve iktisap sağlayan zilyetlik olarak kabul edilmemiştir. Ayrıca, yine aynı kişilerin komşu 101 ada 22, 27, 28, 29 ve 30 sayılı parselleri sattıkları taşınmazlar, bu kişilerin ekonomik amaca uygun ve kazanmayı sağlayan zilyetliklerinin bulunmadığı gerekçesiyle hükmen ... adına tescil edilmişlerdir. (... Kadastro Mahkemesinin sırasıyla 28.5.2007 gün ve ... sayılı; 13.06.2006 gün ve ... sayılı; 12.6.2006 gün ve ... sayılı; 12/06/2006 gün ve ... sayılı ve 16.6.2006 gün ve ... sayılı kararları ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin sırasıyla 13.3.2008 gün ve ... sayılı; 03.04.2007 gün ve ... sayılı; 3.4.2007 gün ve 2007/300-2007/1148 sayılı kararları; Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 16.03.2010 gün ve ... sayılı ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 5.3.2007 gün ve ... sayılı kararları)
Mahkemece, değinilen yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 07/03/2016 günü oy birliği ile karar verildi.