21. Hukuk Dairesi 2015/3275 E. , 2015/13044 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, meslek hasatalığı sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz nedenlerine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, %11,30 oranındaki meslek hastalığı maluliyeti nedeniyle oluşan maddi kaybın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davasının ve bu dosya ile birleşen 2014/1022 Esas sayılı dosyasındaki davanın kabulü ve bu dosya ile birleşen 2014/1151 Esas sayılı dosyadaki davanın kısmen kabulü ile; 15.086,19 TL maddi tazminatın maluliyetin tespiti tarihi olan 27.03.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesinde; meslek hastalığının tespit tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunun 77. ve iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Bu yön ise yani işverenin bir olayda kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranı, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit edilecektir. Oysa manevi tazminat davasında, hakimlik mesleğinin gerektirdiği, genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olmayan, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konuda bilirkişiye gidilmeden, tarafların meslek hastalığının ortaya çıkmasında kaçınılmazlık olgusunun varlığına ilişkin beyanları yeterli görülmek suretiyle bilirkişi yerine geçilerek sorunun çözümlediği görülmektedir. Öte yandan maddi tazminat davasında... tarafından bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin ve varsa Kurumca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin rücu edilebilir bölümünün indirimi gerekli olup, rücu edilebilir bölümün bulunup
-bulunmadığının belirlenmesinin ise özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir konu olduğu, taraf beyanlarıyla değil, ancak bilirkişiye gidilerek alınacak kusur raporu sonrasında belirlenebileceği ortadadır. Hal böyle olunca da manevi tazminat davasındaki, usulünce alınmış bir kusur bilirkişi raporuna dayanmayan, davanın taraflarının beyanları ile ortaya çıkan kaçınılmazlığa ilişkin değerlendirmenin, görülmekte olan maddi tazminat davasında hükme esas alınamayacağı ortadadır.
Somut olayda ise; Mahkemece 24.12.2014 tarihli karar gerekçesinde özetlenip Dairemiz uygulamasına da uygun düşer biçimde 26.11.2014 tarihli kusur raporunu almış olunmasına rağmen bu kusur raporunun dikkate alınmadığı ve hesaplamanın aynı maluliyet için öncesinde açılıp kesinleşen manevi tazminat davasındaki kaçınılmazlık kabulüne göre yapıldığı 12.11.2014 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş; 26.11.2014 tarihli raporda belirtilen kusur oranlarını dikkate alarak davacının maddi zararını yeniden hesaplatmak, ortaya çıkan duruma göre davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumunu da gözeterek tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı"ya iadesine , aşağıda yazılı temyiz harcının davalı"ya yükletilmesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.