MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın beraatine ilişkin hükümler O yer Cumhuriyet savcısı ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Temyiz dışı sanık ... tarafından, katılana borcuna karşılık olarak verilen borçlusu sanığa ait şirket olan...Gıda Limited Şirketi, lehdarı ...’ya ait şirket olan... Ambalaj Limited Şirketi olan 47.250 TL bedelli emre muharrer senedin ödenmemesi üzerine katılan tarafından icra takibine başvurulduğu ancak sanık tarafından borçlu imzasının kendisine ait olmadığı belirtilerek takibe itiraz edildiği, senet üzerinde yapılan incelemede yazıların sanık eli ürünü olduğunun ancak keşideci imzasının sanık eli ürünü olmadığının belirlendiği, bu suretle sanığın nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1- Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Katılan ve vekilinin ifadelerinde, suça konu senedin borca karşılık olarak verildiğini beyan etmeleri karşısında, nitelikli dolandırıcılık suçunun kanuni unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraatine yönelik mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde,
Sanığın ifadesinde, temyiz dışı sanık ...’nın şirketi ile ticari ilişkileri olduğunu, bu kapsamda ödemeleri çek ile gerçekleştirdiklerini, ...’ya verdiği çekleri geri almak amacıyla suça konu senedi yazdığını ancak imzalamadığını, senedin bir şekilde ... tarafından ele geçirilerek keşideci imzası sahte olarak atılmak suretiyle kullanıldığını beyan ederek suçlamayı kabul etmediği ancak vefat etmesi nedeniyle yargılama aşamasında ifadesi alınamayan ...’nın Cumhuriyet savcısı huzurunda alınan 04/09/2015 tarihli ifadesinde, sanığa ait şirkette sanığın başka bir odaya giderek senedi düzenleyip getirdiğini, kendisinin ise senedi cirolayarak katılana verdiğini beyan ettiği, bu beyanın mahkeme huzurunda 05/07/2011 tarihli duruşmada ifadesi alınan katılan tarafından da ayrıntılarıyla doğrulandığı, dosya içerisindeki mevcut grafoloji ve sahtecilik uzmanı bilirkişinin raporunda, senet üzerindeki el yazılarının sanık eli ürünü olduğunun, borçlu imzalarının da sanık tarafından ancak bilahare inkar edilmek kastıyla atılmış olmasının mümkün olduğunun belirtildiği, kaldı ki katılan tarafından başlatılan icra takibinde imzaya itiraz edilmesi ile sanığa yönelik takibin durmasına karar verildiği, ... yönünden takibin devam ettiği, bu haliyle ... tarafından senette sahtecilik yapılmasının ... lehine bir durum oluşturmadığı, senedi yazarak daha sonra elinden çıktığını beyan eden sanığın, kaybolduğunu iddia ettiği senet ile ilgili herhangi bir müracaatı da bulunmadığı gözetilerek, katılanın ayrıntılı beyanı doğrultusunda, sanığın baştan itibaren ödememek amacıyla kendisine ait imzayı takliden atarak ya da başkasına imzalatarak düzenlediği senedi katılana verdiği anlaşılmakla, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde beraat hükmü verilmesi,
Kanuna aykırı olup, O yer Cumhuriyet savcısı ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 24/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.