3. Hukuk Dairesi 2015/17932 E. , 2017/2952 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı adına kayıtlı,... Sanayi Sitesi 2. Blok No:21 adresinde bulunan dükkan vasıflı taşınmazı, davalının rızası ile malik sıfatıyla kullanmakta olduğunu, davalının bir kooperatif üyesi olarak edindiği bu taşınmazı harici olarak kendisine sattığını ve bunun üzerine kooperatife olan tüm borçları kendisinin ödediğini, ancak davalınan tüm taleplere rağmen taşınmazın tapusunu kendisine devretmediğini, bir süre sonra davalının bu taşınmazı üçüncü kişiye satarak kendisini zarara uğrattığını belirterek, HMK"nın 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olmak üzere şimdilik 10.000 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu taşınmazın davacıya satışının söz konusu olmadığını, davacının bu taşınmazı kiracı olarak kullandığını, yapılan ödemelerden yalnızca 3.000 TL"lik toplam 6 adet senet ödemesini kabul ettiğini, bunun da kira borcuna mahsuben yapılmış bir ödeme olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında usulüne uygun yapılmış bir satış sözleşmesinin ve resmi şekilde yapılmış bir gayri menkul satışının olmadığı, satış vaadi sözleşmelerinin noterden yapılabileceği, Türk Medeni Kanununa göre taşınmaz satışlarının resmi şekilde yapılabileceğinin belirtildiği, dosya içerisinde usulüne uygun yapılmış bir satış vaadi sözleşmesinin olmadığı, dava konusu taşınmazın resmi şekilde devrinin yapılmadığı, dinlenen tanık beyanlarından da taraflar arasında herhangi bir harici taşınmaz satışı olduğunun tespit edilemediği, aksine tanık beyanlarından taraflar arasında bir kira ilişkisinin mevcut olduğunun anlaşıldığı, davacının davalı adına yapmış olduğunu ve davalıya elden verdiğini iddia ettiği para konusunda davalının cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğu, davacının yaptığını iddia etmiş olduğu ödemelerin dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğramış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir.
./..
1-Bir davada, “def’i” niteliğinde olan zamanaşımı itirazının söz konusu olması durumunda, mahkemece talep hakkının zamanaşımına uğramış olduğu kabul edildiği takdirde, işin esasına geçilmeden davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerekli olup, ancak dava konusu hakkın zamanaşımına uğramadığı, ya da zamanaşımı definin süresinde kullanılmadığının kabulü halinde işin esası incelenerek esastan hüküm kurulabilir.
Eldeki davada, mahkemece hem davanın zamanaşımına uğradığı belirtilmiş, hem de uyuşmazlığın esasına ilişkin de inceleme yapılmış, anılan nedenler ile davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer bir deyiş ile, mahkemece davanın hem usulden hem esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bir davada usul yönünden red sebepleri var ise, davanın usulden reddine karar verilmekle yetinilmesi gerekir.
Davanın usulden reddi, işin esasının incelenmesine engel teşkil eder. Davanın hem usulden, hem de esastan reddine karar verilmesi mümkün değildir. Buna rağmen, mahkemece davanın hem zamanaşımı nedeniyle, hem de esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, HUMK"nun 440/I maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.