1. Hukuk Dairesi 2014/19517 E. , 2017/2252 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 02.05.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, mirasbırakandan vekaletnamenin hile ile alındığı ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’in kayden maliki olduğu 275 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 nolu bağımsız bölümü, davalı vekil ...’in murisin yaşlılığı ve hastalığından yararlanıp hile ile aldığı vekaletname ile diğer davalı gelini ...’ya muvazaalı olarak satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescile, olmazsa tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, murisin bakımı ile ilgilenmeleri sonucu minnet duygusuyla taşınmazın devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, satış işleminin murisin gerçek iradesini yansıtmadığı gerekçesi ile miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1926 doğumlu mirasbırakan ...’in 08.11.2008 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile dava dışı kızı ...’in kaldığı, başka mirasçısının bulunmadığı, murisin kayden maliki olduğu çekişme konusu 275 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümü 13.08.2008 tarihinde vekil kıldığı davalı ... aracılığıyla 14.08.2008 tarihli satış akdiyle davalı ...’ya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacı, mirasbırakan...’nin kandırılıp elde edilen vekaletname kullanılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın devir işlemlerinin gerçekleştiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre vekaletin hile ile alındığı iddiasının aynı zamanda vekaletin kötüye kullanıldığı iddiasını da içereceğinde kuşku yoktur. O halde, davada dayanılan hukuki sebebin vekalet görevinin kötüye kullanılması olduğu kabul edilmelidir.
Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyeti ile sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. TMK"nin 701/2. maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.
Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar (menkul-gayrimenkul) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde; davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olarak kendi payına hasren tek başına dava açamayacağı tartışmasızdır. Esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur.
Öte yandan, TMK"nin 702/4. maddesi hükmü ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve def’etmeye (TMK"nin 683/2.maddesinden kaynaklanan) ilişkin bir hüküm olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, vekaletin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemli davada tereke elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karara verilmesi doğru değildir.
Davalılar vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.