21. Hukuk Dairesi 2015/9047 E. , 2015/13109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde Nisan 1992- Kasım 2004 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının davalı işyeri nezdinde 1992 yılının Nisan ayından 2004 yılının Kasım ayı arasında geçen ve Kurum"a bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, 06/11/2009 tarih ve 2006/680 Esas ve 2009/575 Karar no lu ilam ile davanın kabulüne dair karar verilmiş olup verilen bu kararın davalı Kurum tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 11/04/2011 gün ve 2010/635 Esas, 2011/3368 Karar sayılı ilamı ile “ davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde davalı ..." ın sahip olduğu tarımsal arazilerin miktarı, niteliği, yılda kaç ürün ekimi yapıldığı, sahip olduğu traktör sayısı ve iş yeri kapasitesi araştırılmadan eksik araştırmaya dayalı verilen tespit kararının doğru olmadığı” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece Dairemizin bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesi davanın kısmen kabulü ile “davacının 01/05/1995-31/10/2004 tarihleri arasında 1330 gün davalıya tabi olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Yasa"nın Geçici 7. maddesi hükmünde “bu Kanun"un yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun"un geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi olup bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Öte yandan, 506 sayılı Yasa’nın 2. maddesinde; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Sigortalılığın oluşması yönünden ilk koşul taraflar arasında hizmet akdinin varlığıdır. Hizmet akdinin ana şartları ise zaman ve bağımlılık unsurlarıdır. Zaman unsurundan maksat, iş görecek kişinin, belli bir zaman dilimi içerisinde hizmetini işverenin emrine hasretmesidir. Burada asıl olan düzenli bir çalışma ilişkisinin bulunmasıdır. Çalışanın hizmetini belli zaman dilimi içerisinde, işverenin emrinde ve onun vereceği direktif doğrultusunda gerçekleştirmesi ise hizmet akdinin bağımlılık unsurunu oluşturur. İşverenin emir ve gözetimi altında hazır bekleme durumunda tabi bağımlılık unsuru gerçekleşmiş sayılır. Bu iki unsurun bir arada bulunması halinde hizmet akdinin varlığından söz edilir.
Sigortalılığın oluşması işin diğer koşullar; 506 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde ifadesini bulan, sigortalının işini yaptığı bir işyerinin bulunması gereği, eylemli bir çalışmanın varlığı, Yasanın 3. maddesinde belirtilen istisnalara girmeme, 6. maddede belirtilen sigortalılığın şekil şartı aranmaksızın işe alınmakla kendiliğinden oluşması ve ücretin kural olarak sigortalı sayılması yönünden şart olmamasıdır. Ancak tarım işlerinde çalışanlarda 24.11.1977 tarihinde yürürlüğe giren 2100 sayılı Yasa ile ücret ve süreklilik koşullarının diğer koşullarla birlikte bulunması gerekmektedir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya ait hizmet cetvelinden uyuşmazlık konusu dönem içerisinde 1994 yılında 116 gün, 1995 yılında 117 gün dava dışı işyerlerince Kurum"a bildirilmiş hizmetinin bulunduğu, davalı işyerince davacı adına Kurum"a bildirilmiş herhangi bir hizmet süresinin bulunmadığı, davacının 01/01/2004 tarihinden itibaren devam eden ... hizmetinin bulunduğu, davalı işyerine ait 1998/3, 2003/2. tarihleri arası dönem bordrosunun getirtilmiş olduğu, bordrolarda ..."a ait sigortalı çalışma kaydının bulunduğu, davalı işyeri sahibine ait tapu kayıtlarının, çiftçilik belgelerinin getirtildiği, yapılan zabıta araştırması neticesi “davacının toplam 67 dönüm arazisi bulunduğu, arazilerde üretim çalışmalarına Mart ayı sonunda başandığı, hasat kaldırma işlerinin Ağustos, Eylül aylarında yapıldığı”nın bildirildiği, ...Şube Müdürlüğü"nün yazı cevabından davalı işyeri sahibinin birrden fazla traktör sahibi olduğunun görüldüğü, alınan ziraat bilirkişine ait rapor ile kurutmalık üzüm, tanelik mısır ve domates yetiştiriciliği için 1 yıl (üretim sezonu) içinde fiili çalışma süresinin 133 gün olduğunun belirtildiği, duruşmalarda tanıkların dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; tespitine karar verilen ihtilaf konusu dönem içerisinde davacının davalı işyeri nezdinde yılda 133 ( yüz otuz üç ) gün çalıştığının kabulü ile sonuca gidilmiş ise de davacının davalı işyerinde geçen eylemli çalışmalarının her yıl hangi tarihler arasında geçtiği, çalışmalarının sezonluk mu olduğu yoksa sürekli bir çalışma şeklinde mi gerçekliği açık ve net olarak belirtilmeden hükmün infazında tereddüt oluşturacak şekilde hazırlanmış bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davacının davalı işyerinde geçen eylemli çalışma sürelerini açıklığa kavuşturmaya yönelik olarak dosya içerisinde toplanan delilleri birlikte değerlendirmek suretiyle ve gerektiğinde davacının eylemli çalışmalarını bilebilecek nitelikteki davalı işletmenin bulunduğu köyde ikamet eden ve re"sen belirlenecek olan tanıkların beyanlarına müracaat etmek, bu şekilde toplanan veya toplanacak olan deliller ile birlikte dosyayı uzman bir bilirkişiye tevdii ederek bilirkişiden yeniden rapor almak suretiyle hükmün infazında tereddüt oluşturmayacak şekilde sonuca gitmekten ibarettir
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekili ve davalı taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan ..."a iadesine, 08.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.