1. Hukuk Dairesi 2020/2110 E. , 2021/1748 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın128 parsel yönünden kabulüne, diğer taleplerin reddine ilişkin olarak verilen karar davacı ... vekili ve davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Asıl davada davacılar ... ve ..., birleştirilen davada davacı ...; ortak mirasbırakanları ...’den kalan taşınmazların intikal işlemlerinin yapılması ve bankalardaki paralarının çekilebilmesi için davalı ...’i vekil tayin ettiklerini, vekil ...’in ise vekaletin veriliş amacına aykırı ve kötüniyetli olarak maliki oldukları dava konusu 128, 708 ve 709 parsel sayılı taşınmazları devrettiğini, kendilerine herhangi bir satış bedeli ödenmediğini, taşınmazların akıbetini tapu müdürlüğünde yaptıkları araştırma ile öğrendiklerini, davalı ...’nın, vekil ...’in baldızı olduğunu, ayrıca davalılar ..., ... ve ...’nin hemşeri olmaları yanında ... ve ...’in temlik tarihinde komşu da olduklarını, tüm davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar ..., ... ve ...; vekil ...’in vekaletin veriliş amacına uygun işlem yaptığını, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, davacı ... ile davacı ...’nün vekili Hacer’in davadan feragat dilekçeleri bulunduğunu belirterek davaların reddini savunmuşlardır.
Birleştirilen dava davalısı ..., zamanaşımı süresinin geçtiğini, tapu sicilindeki kayda güvenen iyi niyetle üçüncü kişi olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilmediğini, bilebilecek durumda da olmadığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen dava davalısı ..., davalı ...’in isteği üzerine dava konusu taşınmazların sadece yediemin sıfatı ile kendisine devredildiğini, davalı taşınmazları devralırken ve devrederken herhangi bir bedel ödemediğini ve almadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların davadan feragat ettikleri gerekçesiyle davanın reddine ilişkin karar, Dairece; “ ...davacı ..."nün feragat beyanının hukuken geçerli bir iradeye dayanmadığı belirtilerek karar temyiz edildiğine göre davacı ..."nün feragat iradesinin geçerli olup olmadığı hususunun incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl dava yönünden davacı ...’nın davasının feragat nedeni ile reddine, davacı ...’nün davasının kısmen kabulü ile 128 sayılı parselin davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tesciline, davalılar ... ve ... yönünden davanın reddine, birleştirilen davada davacı ...’nın davasının reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin 28/12/2005 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi ... ve çocukları ..., ..., davacılar ... ve ... ile davalılar ... ve ...’i bıraktığı, mirasçılar ..., ..., ... ve ...’nın 02.01.2006 tarihli, ... ve ...’un 07.07.2006 tarihli vekaletnameler ile ortak mirasbırakanları ...’den kalan tüm taşınmazların intikali, satışı vb. konularda davalı ...’i vekil tayin ettiği, davalı vekil ...’in anılan vekaletnameleri kullanarak dava konusu taşınmazları davalı ...’ya 13/07/2006 tarihinde satış suretiyle devrettiği, davalı ...’nın da 17/07/2006 ve 26/07/2006 tarihlerinde çekişmeli taşınmazları davalı ...’ye, davalı ...’nin ise çekişmeli 128 sayılı parseli 25/07/2013 tarihinde davalı ...’e, çekişmeli 708 (yeni 7) ve 709 (yeni 100) sayılı parselleri 10/08/2016 tarihinde davalı ...’ye satış yoluyla temlik ettiği kayden saptanmıştır.
Davacı ... vekilinin temyiz talebi bakımından;
Dava konusu 708 ve 709 sayılı parseller halihazırda birleştirilen davada davalı ... adına kayıtlıdır. Son kayıt maliki ...’in tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi konumunda bulunduğunun anlaşılması halinde TMK’nin 1023. maddesi gereği ediniminin korunması gerektiği açıktır. Somut olayda, dosya kapsamındaki deliller birlikte değerlendirildiğinde ...’in edinimine kadar olan temliklerde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve muvazaalı devirler yapıldığı kanıtlanmış ise de, davacı taraf kayıt maliki ...’nin durumu bildiği ya da kendisinden beklenen özeni göstermesi halinde bilebilecek konumda olduğunu TMK’nın 6. ve HMK’nın 190. maddesi gereğince usulünce kanıtlayamamıştır. O halde, davalı ...’in iyiniyetli edinen olduğu gözetilerek, dava konusu 708 ve 709 sayılı parseller yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Davalılar ..., ..., ... vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamındaki deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; dava konusu 128 parsel sayılı taşınmazın, vekil ... tarafından vekalet görevi kötüye kullanılarak devredildiği, taşınmazı ilk olarak temlik alan davalı ...’nın, vekil ...’in eski baldızı, taşınmazı ...’dan temlik alan davalı ...’nin akrabası ve kendi beyanlarına göre de yediemin olduğu, son kayıt maliki davalı ...’in ise davalı ...’in kardeşi olduğu, davalı ...’in temliklerin muvazaalı olduğunu bildiği, iyiniyetli edinen olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile davalı ... aleyhine dava konusu 128 sayılı parsel yönünden verilen tapu iptal ve tescil kararı doğrudur. TMK’nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan davalı ...’in yararlanması mümkün değildir. Bu itibarla, davalıların işin esasına ve aşağıdaki bentler dışındaki temyiz itirazlarının reddine.
Hemen belirtilmelidir ki, asıl davada davacı ...’nın davadan feragat ettiği, mahkemece davacı ...’nın davasının feragat nedeni ile reddine karar verildiği, bu kararın davacı ... tarafından temyiz edilmediği gözetildiğinde, davacı ... yönünden davanın reddine ilişkin kararın kesinleştiği ortadadır.
Öte yandan, mahkemenin 14.08.2014 tarih ve 2014/255 esas, 2014/331 sayılı ilk kararı ile; asıl davanın her iki davacı ( ... ve ... ) bakımından da feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; davacı ...’nün temyizi üzerine sadece onun yönünden hükmün bozulduğu, davacı ... yönünden verilen ret kararının kesinleştiği, 14.08.2014 tarihli kararda davacı ... aleyhine hükmedilen 1.500,00 TL vekalet ücreti yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hakkın oluştuğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, bozma sonrası verilen karar ile davacılardan ...’nın davası bakımından, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar ... ve ... lehine 1500,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.
Hükmün fer’ileri yönünden tespit edilen diğer hatalara gelince;
1- Asıl davanın davacısı ...’nın açtığı dava ret ile sonuçlanıp kesinleştiği halde, hükmün 3. fıkrasında ...’nın davası yönünden davalılar aleyhine karar ve ilam harcına hükmedilmiş olması doğru değildir.
Harçlar Kanunu’nun “Davadan feragat, davayı kabul veya sulh” başlıklı 22. maddesinde yer alan “Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa,karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.” hükmü uyarınca, davacı ... ön inceleme duruşmasından önce davadan feragat ettiğinden alınması gereken harç maktu karar harcının 1/3’ü oranında olacaktır.
2- Asıl davanın davacısı ..., birleştirilen davada taraf değildir. Birleştirilen dava, sadece ... tarafından davalılar ... ve ...’ye karşı açılmıştır.
Bu bağlamda birleştirilen davada tek davacı ... olmasına karşın, mahkemece hükmün ( b-1 ) fıkrası ile davacı ...’ın tapu iptal ve tescil talebinin de reddine karar verilmesinin maddi hatadan kaynaklandığı değerlendirilmiştir. Maddi hatanın mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkündür.
Öte yandan, birleştirilen davadaki hükmün fer’ileri davacı ... ile davalılar ... ve ... arasındadır. Davacı ...’nın bu dava ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Her ne kadar, tamamlama harcı 25/02/2020 tarihli sayman mutemedi alındısı ile 3493,86 TL olarak “davacı ...” adı ile yatırılmış ise de, “ödeyen” davacılar ... ve ...’nın ortak vekili “Av. ...” olarak gözükmektedir. Davacılar vekilinin temyize cevap dilekçesinde; bozma sonrası yargılamanın davacı ... ile ilgisinin olmadığının belirtilmesi ve yukarda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 3.493,86 TL tamamlama harcının davacı ... ile ilgili olarak ödendiği, yargılama giderlerine hükmedilirken bu şekilde değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Diğer yandan, bozma sonrasında asıl davaya konu 128 sayılı parsel yönünden iptal-tescil isteminin kabulüne ve birleştirilen davaya konu 708 ve 709 sayılı parseller yönündenden davanın reddine karar verildiğine göre, davacı ...’nün kabul ve ret oranına göre anılan davalardaki hükmün fer’ilerinden sorumlu tutulması gerektiği kuşkusuzdur.
Anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından;
1- Hükmün ( b-2 ) bendinin hükümden tümden çıkarılmasına, yerine; "Asıl davada davacı ...’in dava konusu 128 sayılı parsel yönünden davası kabul edildiğinden, alınması gereken 4.008,18 TL karar ve ilam harcından, davacı ...’nün peşin yatırdığı 85,40 TL ve tamamlama yoluyla yatırdığı 3.493,86 TL’nin mahsubu ile, bakiye 428,92 TL’nin davalılar ... ve ...’den tahsiline ve hazineye irat kaydına" cümlesinin yazılmasına,
2- Hükmün ( 3. ) bendinin hükümden tümden çıkarılmasına, yerine; "Asıl davada davacı ...’ın davası öninceleme duruşmasından önce yapılan feragat nedeniyle reddedildiğinden, Harçlar Kanununun 22. maddesi gereğince alınması gereken 18,13 TL’den davacı ... tarafından yatırılan 85,40 TL’nin mahsubu ile fazla yatırılan 67,27 TL’nin talebi halinde davacı ...’a iadesine," cümlesinin yazılmasına,
3- Hükmün ( 4. ) bendinden sonra ikinci fıkra olarak gelmek üzere; "Asıl davanın davacı ... yönünden davadan feragat sonucu reddedilmesi nedeniyle usuli kazanılmış hak gözetilerek 1.500,00 TL vekalet ücretinin davacı ...’dan alınarak kendini vekil ile temsil ettiren davalılar ... ve ...’e verilmesine," cümlesinin yazılmasına,
4- Hükmün ( 5. ) bendinin hükümden tümden çıkarılmasına, yerine; “Asıl dava yönünden bozma ilamı öncesi davacı ... tarafından yapılan 75,05 TL ( ilk yargılama gideri 29 TL, tebligat: gideri: 76 TL, müzekkere: 45 TL, toplam 150 TL’nın yarısı 75,05 TL ) ve yine davacı ...’nün temyiz karar karcı olan 25,20 TL’nin toplamı 100,25 TL yargılama giderinin davalı ...’dan alınarak davacı ..."e verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,
5- Hükmün ( 6. ) bendinin hükümden tümden çıkarılmasına, yerinde; "Asıl ve birleştirilen davalar yönünden, bozma ilamı sonrası yapılan 247,10 TL tebligat gideri, 7,90 TL, keşif harcı 314 TL, 250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 819,00 TL’nin kabul ve ret oranı nazara alındığında 234,89 TL yargılama gideri ile ... tarafından peşin yatırılan 85,40 TL (170,80 TL / 2) harç ve tamamlama harcı olarak yatırılan 3493,86TL harç olmak üzere toplam 3.814,15 TL yargılama giderinin davalı ...’dan alınarak davacı ..."e verilmesine,” cümlesinin yazılmasına, davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.