19. Hukuk Dairesi 2018/3596 E. , 2019/5292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının, bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Başlangıçta İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi’ne kayıtlı davanın dava dilekçesinde davacı vekili, davacının davalı şirketin işçisi olarak uzun müddet çalıştığını, daha sonra muvazaalı olarak davalı tarafından kendisine imzalatılan vekalet sözleşmesi ile davacının ayrı bir işyeri sahibi gibi gösterildiğini, ancak bu dönemde de davacının işçi statüsünün devam ettiğini daha sonra davalının haksız ve kötüniyetle vekalet sözleşmesini sona erdirdiğini, gerçekte ise iş ilişkisinin sona erdirilmiş olduğunu belirterek belirsiz alacak davasına ilişkin HMK’nın 107/2 hükmü saklı kalmak üzere, ihbar tazminatı olarak en az 3.000 TL, kötü niyet tazminatı olarak en az 1.000 TL, kıdem tazminatı olarak en az 5.000 TL, fazla mesai alacağı olarak en az 2.000 TL, yıllık izin alacağı olarak en az 1.000 TL, haftasonu çalışma alacağı olarak en az 1.000 TL, dini ve resmi bayramlarda çalışma alacağı olarak en az 1.000 TL olmak üzere toplamda 14.000 TL alacak ile, SGK ve vergi yapılandırma taksitlerinin bozulmasından ötürü görülen maddi zararlara karşılık 1000 TL’nin davalı tarafından davacıya ödenmesine ve tüm bu borçlardan sorumlu olunmadığının tespitine, kazandırılan müşteri tazminatı olarak en az 1.000 TL’nin ödenmesine, manevi tazminat olarak 50.000 TL’nin ödenmesine, davacının imzasını taşıyan ve davalıya verilen teminat senedinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının kendisinin acentesi olduğunu, iş ilişkilerinin bulunmadığını, taleplerinin haksız olduğunu, teminat senedinin açık olarak alındığını ve acentelik ilişkisinden doğacak zararların teminatı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi’nce davacının davasının kısmen kabulüne, kıdem tazminatı talebinin kabulü ile net 60.458,41 TL’nin iş akdinin fesih tarihi olan 05.06.2012 tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ihbar tazminatı talebinin kabulü ile net 4.255,60 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile, yıllık izin ücreti alacağı talebinin kabulü ile net 28.161,41 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile, fazla mesai alacağının kısmen kabulü ile net 9.739,23 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, genel tatil alacağına ilişkin talebin kısmen kabulü ile net 170,86 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin reddine, kötüniyet tazminatı, hafta tatili alacağı ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, teminat senedinin iadesine yönelik talebin kabulüyle senedin davacı tarafa iadesine karar verilmiş, bu karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2014/32559 esas ve 2016/6205 karar sayılı ve 16.03.2016 tarihli kararıyla, davacının, 01.08.1997 tarihine kadar davalının işçisi olduğunu, bu tarihten sonraki ilişkilerinin acentelik şeklinde uygulanan vekalet ilişkisi olduğunu belirtilerek mahkemenin 01.08.1997 tarihine kadarki işçilik alacaklarını karar altına alması, bu tarihten sonraki taleplerinin ise ticaret mahkemesinde incelenmesi gerektiğinden bu yönden tefrik kararı verilip, tefrik edilen dosyanın görevsizlik kararı verilerek ticaret mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
İstanbul Anadolu 4. İş Mahkemesi tarafından bozmaya uyularak, davacının 01.08.1997’ye kadarki işçilik alacakları yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ve dosyanın bu tarihten sonraki talepleri yönünden tefrikine ve tefrik edilen dosya hakkında görevsizlik kararı verilmiştir.
Tefrik edilen dosya İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2017/932 esas sayısına kaydedilmiş ve mahkemece, davanın taraflar arasındaki sözleşmenin iş sözleşmesi olduğu iddiasına dayalı olduğu, kazandırılan müşteri tazminatı ile ilgili olarak iş mahkemesince yapılan yargılamada herhangi bir karar verilmediği, buna karşın davacı tarafça iş mahkemesi kararının bu yönden temyiz edilmediği gibi Yargıtay tarafından da bu hususun bozma konusu yapılmadığı, dolayısı ile bu durumun davalı açısından usulü kazanılmış hak teşkil edeceği, diğer tüm alacak kalemlerinin davacının taraflar arasındaki sözleşmenin iş akdi sözleşmesi olduğu iddiasına dayalı olduğu, ıslah arttırımının ise daha önce kullanılmış olması nedeniyle davanın ıslah da edilemediği, mahkemenin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücret alacakları gibi talepler hakkında karar vermesinin de mümkün olmadığı ve bu sayılanlar dışında dava konusu edilen talep de bulunmadığı, senet iptaline ilişkin harçlandırılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesince dava yazılı gerekçeyle reddedilmiş olmakla birlikte, tahkikat eksik yapılmıştır. Davacı, bütün alacak ve tazminat taleplerini işçilik ilişkisine dayandırmış ve acentalık veya vekalet ilişkisini ise muvazaalı olarak nitelendirmiştir. Ayrıca tefrik ve görevsizlik kararıyla da dosya ticaret mahkemesine gelmiş, ancak iş mahkemesinden ticaret mahkemesine herhangi bir harç intikal etmemiştir.
Bu durumda, mahkemece öncelikle dava dilekçesi incelenerek, davacının 01.08.1997 tarihinden sonraki dönem için taleplerinin neler olduğu kendisinden sorulup, tarihi ve miktarı belirtilmemiş ancak varlığı davalı tarafından ikrar edilen teminat bonosunun da ne için verildiği ve bir bedel yazılı olup olmadığı da araştırılarak, bundan sonra ilkin ve ardından peşin harcın tamamlanması ve davacının talepleri hakkında davacının gösterdiği ve göstereceği deliller toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bunlar yapılmadan eksik tahkikatla karar verilmesi doğru olmamış ve yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 25/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.