11. Hukuk Dairesi 2015/8275 E. , 2016/3126 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/11/2014 tarih ve 2014/1433-2014/736 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davacı tarafın taşıma işini yaptığı, davalının işin bedelini ödemediği, fatura bedellerinin tahsili için .... İcra Müdürlüğü"nün 2010/1325 Esas sayılı dosyası ile başlatılan 21.670,00 TL"lik ilamsız takibe haksız olarak itiraz edip durdurduğu iddiasıyla borçlu itirazının iptali ile takibin devamına, % 40"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin bir çok farklı taşerondan hizmet aldığını, fatura içeriği teyit edilmeden ödeme yapılamayacağı, davacı tarafın faturaların teslimi ve ödeme için ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ayrıca faiz talebine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacının aracı ile davalıya ait taşıma işini yaptığı, taşıma bedellerine ilişkin faturanın düzenlenip davalıya gönderildiği, faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının bu suretle taşıma hizmeti bedelini ödediğini ispat etmesi gerektiği, bedelini ödediğine dair belge ibraz etmediği, başkaca delili olmadığından davalı borçlunun takibe itirazında haksız olduğu gerekçesiyle itirazın iptaline, alacak likit olup faturaya dayalı olmakla davalı aleyhine asıl alacak üzerinden % 40 icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiş, temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddi üzerine, temyiz isteminin reddi kararı ile birlikte temyiz etmiştir.
1-7201 sayılı Tebligat Kanunun 12. ve 13. Tebligat Tüzüğü"nün 17. ve 18. maddesi hükümlerine göre, tebligatın tüzel kişinin yetkili mümessillerinden birine, tüzel kişinin tebligatı almaya yetkililerinin her hangi bir nedenle mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmamaları ya da o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde görev itibariyle tüzel kişinin bu kişilerden sonra gelen yetkili memur veya müstahdemine veya evrak memuru gibi esasen bu işlerle görevli bir kişiye, bunların da bulunmaması halinde bu hususun mazbatada belirtilmesi koşuluyla tebligatın tüzel kişinin orada hazır bulunan diğer memur veya müstahdemine yapılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalı ... Ltd. Şti. adına çıkartılan gerekçeli karar tebligatında tebliğ evrakının yetkili .... imzasına tebliğ edildiği anlaşılsa da mazbatada Tebligat Kanunu ve Tüzüğü"nün yukarıda belirtilen hükümleri doğrultusunda öncelikle tüzel kişi yetkili temsilcilerinin adreste aranıp da bulunamadıklarına ya da hazır oldukları halde evrakı alamayacak durumda olduklarına dair meşruhat bulunmadığından, usulsüz tebliğ nedeniyle davalı vekilinin bildirdiği tarih itibariyle temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü ile temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 30.03.2015 tarihli mahkeme kararının kaldırılarak temyiz isteminin esastan incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, taşıma işinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 186. maddesinde mahkemenin, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet edeceği ve taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususunun bildirileceği düzenlenmiştir. Anayasa"nın 36. maddesine göre herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, hak arama özgürlüğünün uygulamaya yönelik uzantısı niteliğindedir.
Somut uyuşmazlıkta 10.11.2014 tarihli celsede davacı vekili davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ek raporu inceleyip beyandan bulunmak ve müvekkili ile görüşmek üzere süre verilmesini talep etmiş; mahkemece davalının talebi için ayrıca bir karar verilmeden ve yargılamanın bittiği açıklanarak sözlü yargılama için ayrı bir gün tayin edilmeden davanın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK"nIn 186. maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırıdır. Mahkemece bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 30.03.2015 tarihli mahkeme kararının kaldırılarak temyiz isteminin esastan incelenmesine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.