Esas No: 2022/2148
Karar No: 2022/9880
Karar Tarihi: 06.10.2022
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2022/2148 Esas 2022/9880 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Alacaklı tarafından başlatılan bonoya dayalı haciz yoluyla takipte, borçlu imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep etti. Mahkeme imza incelemesi yaparak takibin durdurulmasına karar verdi. Ancak, takip konusu bono kaşe imzalar taşıdığı için kambiyo senedi vasfını taşımamaktadır. İstemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkeme kararı borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilmesi gereksiz ve isabetsizdir. Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabul edilerek, mahkeme kararı düzeltilerek onanmıştır.
Kanun maddeleri:
- 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-g maddesi
- 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 15. maddesi
- İcra ve İflas Kanunu'nun 170/a-2. maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 ve 356. maddeleri
- 5311 sayılı Kanun ile değişik İcra ve İflas Kanunu'nun 364/2. ve 370/2. maddeleri
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, takip dayanağı senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, imzaya itirazın kabulüne, takibin durdurulmasına, alacaklı aleyhine asıl alacağın % 20'si oranında tazminat ile % 10'u oranında para cezasına hükmedildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece takip konusu bonodaki keşideci konumunda olan keşidecinin imza incelemesi hususunda bilirkişiden rapor alınmış, 09.03.2020 tarihli bilirkişi raporunda; ".. tetkike alınan imzaların kaşe imza niteliğinde oldukları diğer bir deyimle ıslak imza nitelğinde olmadıkları ..." belirtilmiş ve mahkemece bu bilirkişi raporu esas alınarak takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
6102 Sayılı TTK.nun 776/1-g maddesine göre takip konusu belgenin bono vasfını taşıması için; düzenleyenin imzasını ihtiva etmesi zorunludur. Anılan maddede sorumluluk için sadece imzadan sözedilmiş, birden fazla imzanın bulunması koşul olarak öngörülmemiştir. 6098 Sayılı TBK. nun 15. maddesine göre ise, " imzanın borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur. İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır..."
Somut olayda; borçlunun imzalarının kaşe imzalar olduğu anlaşılmaktadır. Borçluların elinden çıkmış ıslak imza bulunmaması nedeniyle yukarıda açıklanan imza unsurunu içermeyen takip konusu bono, kambiyo senedi vasfını taşımamaktadır. Bu durumda mahkemece İİK.nun 170/a-2. maddesi gereğince istemin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken,takibin durdurulması yönünde hüküm tesisi doğru değil ise de; karar alacaklı tarafından temyiz edildiğinden aleyhe bozma yasağı ilkesi gereğince bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Ancak, iptal kararının yasal dayanağının İİK.nun 170/a maddesi olması gerektiğinden ve bu maddede tazminat öngörülmediğinden borçlu yararına tazminata ve para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesince; HMK’nın 353/1-b-2 ve 356. maddeleri gereğince, ilk derece mahkemesi kararı, tazminat ve para cezası yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta karar verilmediği anlaşılmış olmakla, ilk derece mahkemesi kararının belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi'nin 24/11/2021 tarih ve 2020/2438 E. - 2021/2296 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, Ankara 6 İcra Hukuk Mahkemesi'nin 18/06/2020 tarih ve 2019/1242 E. - 2020/370 K. sayılı kararının hüküm bölümünde yer alan “...asıl alacağın %20'si olan 118.460,00 icra inkar tazminatının davalıdan davacıya borçluya verilmesine, alacağın %10'u olan 59.230,00 TL para cezasının davalıdan tahsiline” cümlesinin silinerek tümüyle karar metninden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 370/2. maddesi uyarınca ONANMASINA, karar düzeltirek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, 06.10.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.