1. Hukuk Dairesi 2016/10547 E. , 2017/2198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.12.2013 gün ve 2005/489 Esas - 2013/811 Karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 23.02.2016 gün ve 11095-2076 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve toprak bedeli tazminatı istemlerine ilişkindir.
Davacı, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2002/357 Esas 2004/148 Karar sayılı tapu iptali davası sonunda çekişme konusu 102 ada 420 parsel sayılı taşınmazın adına tesciline karar verildiğini, buna rağmen davalının mülkiyet iddiası ile taşınmaz üzerine ev inşaa ettiğini, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına rağmen inşaata devam ettiğini, arazideki toprağın verimli kısmını kendi taşınmazına götürdüğünü, taşınmazı kullanmasına izin vermediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine, evin yıkılmasına, arazinin verimsiz duruma düşmesi nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000-TL toprak bedelinin tazminine, ihtiyati tedbir kararı tarihinden itibaren hesaplanacak şimdilik 1.000-TL ecrimisilin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişme konusu taşınmaz, kayden malik olduğu 102 ada 242 parsel sayılı taşınmazla bir bütün iken, açılan dava sonucu 5500,80 m2’lik bölümünün davacı adına tesciline karar verildiğini, 102 ada 242 parsel sayılı taşınmazı 1998 yılında iyi niyetle tapu kaydına güvenerek dava dışı ...’dan satın aldığını, taşınmazı imar ihya edip, yol açıp, teraslatarak bakımlı hale getirip, ev ve sera yaptığını, taşınmazdan toprak aldığı iddiasının doğru olmadığını, yıkılması istenen evin çekişme konusu taşınmaz kendi mülkiyetinde iken iyi niyetle yapıldığını, tapunun daha sonra iptal edildiğini, evin değerinin arazi değerinden fazla olduğunu, istenen ecrimisilin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olup, taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu masraflar bedeli ödeninceye kadar taşınmazda hapis hakkının bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, savunma yoluyla temliken tescil istemiştir.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece onanmış, davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
Davalının aşağıdaki bent dışında kalan; karar düzeltme dilekçesinde yazılı nedenler HUMK 440. maddesinde gösterilen dört hâlden hiçbirine uymadığından reddine.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 420 parsel sayılı taşınmazın davacıya, buna komşu 242 parselin ise davalıya ait olduğu kayden sabittir.
Davacı, maliki olduğu 420 parsel sayılı taşınmazındaki verimli toprakların davalı tarafından alınarak davalıya ait komşu 242 parsel sayılı taşınmaza götürüldüğü iddiası ile eldeki davada toprak bedelinin tahsilini istemiş, davalı, davacının taşınmazından toprak alıp başka yere taşımasının söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yapılan ilk keşif sonucunda ziraat bilirkişi ..."ın 21.06.2006 tarihli raporu hükme esas alınarak 5.625,00 TL toprak bedelinin yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı 21.06.2006 tarihli bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazda eğimin çok fazla olması sebebiyle gerekli teraslama işlemleri yapılmadan ziraat yapılmasının uygun olmadığı, teraslama işlemlerinin taşınmaz için zorunlu olduğu belirtilip, parselden çıkartılan toprağın değeri 5.625,00 TL olarak hesaplanmış, davacının taşınmazından toprak alınıp alınmadığına dair herhangi bir tespite yer verilmemiştir. Dosya içerisinde yer alan ve davalının talebi üzerine mahkemece yapılan ikinci keşif sonucunda ziraat bilirkişi Ümüsün Karadağ tarafından hazırlanan 01.06.2011 Tarihli bilirkişi raporunda ise davacının iddiasının aksine "...Kazı-dolgu işlemi yapılırken A kısmının yüksek olan yaklaşık-ortalama=2.647,82m2/2=l .323,91 m2"lik kısmından toprak kazınıp-alınarak A kısmının diğer yarısı olan düşük kottaki 1.323,91 m2"lik kısmına doldurulup tesviye yapılmış dolgu yapılan kısımda toprak muhafaza amaçlı olarak 0,50m yüksekliğinde taş duvar yapılmıştır...Dava konusu 420 parsel sayılı taşınmazın A kısmında davalı tarafından yapılan kazı-dolgu-tesviye işlemleri sözkonusu kısmı tarımsal eylemliliğe elverişli hale getirip toprağın verimliliğini artıran bir imar-ihya girişimi olup arzın değerini artıcı girişimdir. C ile gösterilen yol taşınmaza ulaşımı sağladığı için zorunlu girişimlerdendir...Davalının dava konusu taşınmazdan toprak alması başka yere taşınması sözkonusu değildir..." şeklinde tespitte bulunulduğu bu sebeple toprak bedeli hesabı yapılamadığı, tarafların rapora itirazı üzerine alınan ek bilirkişi raporlarında da sonucun değişmediği, dinlenen tanık beyanlarının da rapor içeriği ile aynı yönde olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; davacının toprak bedeli tazminatı isteği yönünden iddianın ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Anılan bu husus davalının karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından karar düzeltme isteğinin HUMK 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 23.02.2016 tarih 2015/11095 Esas - 2016/2076 Karar sayılı onama ilamının bu yönden ortadan kaldırılmasına ve yukarıda değinilen husus gözetilerek yeniden bir hüküm kurulması için yerel mahkemenin 18.12.2013 tarih, 2005/489 Esas - 2013/811 Karar sayılı kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.