1. Hukuk Dairesi 2014/21334 E. , 2017/2197 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil / tenkis davası sonunda, yerel mahkemece muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise taşınmaz üzerinde bulunan yapının 1/3ünün davalıya, geri kalan 1/3er hisselerinin ise muris ve murisin eşine aidiyetinin tespitine ilişkin olarak verilen karar davalı-birleştirilen dosyada davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis isteklerine ilişkin olup, birleşen dava ise muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar/birleşen davada davalılar, muris babaları ...’ın kayden maliki olduğu dava konusu 234 parsel sayılı taşınmazı 05.05.2003 tarihinde davalı oğluna tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, murisin ekonomik durumu iyi olduğundan taşınmazı satmayı gerektirecek bir nedenin olmadığını, yapılan temlik işleminin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek miras payları oranında tapu iptali ve tescil mümkün olmaz ise tenkis istemişler, birleşen davada taşınmaz üzerinde bulunan yapının murisleri tarafından yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı/birleşen davada davacı, taşınmazı bedelini ödeyerek temlik aldığını ve taşınmaz üzerine ev yaptığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirtip davanın reddini savunmuş, birleşen davada ise taşınmaz üzerinde bulunan evin kendisine ait olduğunun tespiti ile adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, muvazaa iddiasının sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise taşınmaz üzerinde bulunan yapının 1/3ünün davalıya, geri kalan 1/3er hisselerinin ise muris ve murisin eşine aidiyetinin tespitine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, 03.11.2008 tarihinde vefat eden tarafların muris babaları ..."ın kayden maliki olduğu dava konusu 234 parsel sayılı taşınmazın intifa hakkını kendi üzerinde bırakarak, çıplak mülkiyetini 05.05.2003 tarihinde, oğlu olan davalı ..."a tapuda satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, murisin yaptığı temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir.Bu kapsamda HMK 190.madde ve TMK.6 madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olayda ise, davacılar vekili tarafından yasal süresinde dosyaya sunulan 15.01.2012 havale tarihli dilekçe ile tanıkların bildirildiği, isimleri bildirilen tanıklar dinlenmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
O halde; davacı tarafından isimleri bildirilen tanıkların usulünce duruşmaya davet edilerek dinlenilmesi, tüm deliller bir arada değerlendirilmek sureti ile mirasbırakanın gerçek iradesinin saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, birleşen dava yönünden temyiz itirazına gelince.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1 -h, 115 m.).
Bir dava içerisinde iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar tespit davasının konusu olamaz. Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince, birleşen davada davacı tarafından, asıl dava davacılarınca aleyhine muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davası açıldığı iddiası ile eldeki dava açılmış olup davaya konu taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığından davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez.
O halde, mahkemece hukuki yarar yokluğundan birleştirilen davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, açıklanan nedenlerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK"nun 24/2. fıkrasında yer alan "Kanunda açıkça belirtilmedikçe, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz." düzenlemesi karşısında, mahkemece asıl davada davalı olan tarafa, eldeki tespit davasını açması için süre verilmesi de doğru değildir.
Davalı (birleşen davada davacı) vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.