8. Ceza Dairesi 2019/24192 E. , 2020/16321 K.
"İçtihat Metni"
İhbarname No : KYB - 2019/99375
6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun"a muhalefet ve kasten yaralama suçlarından sanık ..."in, anılan Kanun"un 13/1, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 456/1, 457/1 ve 59/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis, 10 ay hapis ve 366,00 yeni Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2008 tarihli ve 2004/464 esas, 2008/410 sayılı kararının Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/20630 esas, 2010/9716 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip, yeniden yapılan yargılama sonucunda 6136 sayılı Kanun’un 13/1, 765 sayılı Kanun"un 456/1, 457/1 ve 59/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis, 10 ay hapis ve 366,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin anılan Mahkemenin 27/01/2011 tarihli ve 2010/642 esas, 2011/63 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/08/2012 tarihli ve 2012/691 değişik iş sayılı kararı sonrasında, adı geçen sanığın denetim süresi içinde 07/12/2013 tarihinde kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine hakkındaki hükmün açıklanması ile 6136 sayılı Kanun’un 13/1, 765 sayılı Kanun"un 456/1, 457/1 ve 59/2. (iki kez) maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis, 10 ay hapis ve 366,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2017 tarihli ve 2017/498 esas, 2017/324 sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, sanığın 08/02/2004 tarihinde işlemiş olduğu kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun"a muhalefet suçlarından cezalandırılması talebiyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 04/03/2004 tarihli iddianamesiyle kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonucunda hakkında Diyarbakır 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2008 tarihli ve 2004/464 esas, 2008/410 sayılı mahkûmiyet kararı verildiği, anılan kararın Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 01/07/2010 tarihli ve 2009/20630 esas, 2010/9716 karar sayılı ilâmı ile bozulmasını müteakip yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verildiği ve bu kararın itiraz üzerine incelenmesi neticesinde Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/08/2012 tarihli ve 2012/691 değişik iş sayılı kararı ile kesinleştiği, 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi hükmü uyarınca, zamanaşımını kesen son işlem olan 17/04/2008 tarihli ilk mahkûmiyet kararından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 01/08/2012 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin işlediği, bu tarihten sonra denetim süresi içinde işlenen kasıtlı suçtan dolayı verilen mahkûmiyet hükmü nedeniyle ihbar üzerine dosyanın yeniden ele alındığı, böylelikle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 01/08/2012 tarihinden itibaren deneme süresi içinde işlenen ikinci suç tarihi olan 07/12/2013 tarihine kadar dava zamanaşımı süresinin durduğu, bu haliyle 08/02/2004 olan suç tarihi ile hükmün açıklanarak mahkûmiyet kararının verildiği 13/06/2017 tarihleri arasındaki süreden duran zamanaşımı süresi düşüldükten sonra geçen zamanda sanığın lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğunun anlaşılması karşısında, sanık hakkında dava zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10.10.2019 gün ve 10019 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.10.2019 gün ve KYB/2019/99375 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 8. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve maddenin 11. fıkrasında, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, dosya kapsamına göre hükümlü bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 01.08.2012 tarihi itibariyle duran zamanaşımının kesinleşen sonraki mahkûmiyete konu suçun işlendiği 07.12.2013 günü yeniden işlemeye başladığı belirlenerek yapılan incelemede;
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 9. maddeleri karşısında; hükümlüye yüklenen suçun yasa maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK.nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirlenen 7 yıl 6 aylık olağanüstü dava zamanaşımı süresinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen dönemdeki durma süresi de belirtilen olağanüstü zamanaşımı süresine eklendikten sonra suç tarihinden hüküm tarihine kadar gerçekleştiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen ihbarname içeriği bu nedenle yerinde görüldüğünden, Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 13.06.2017 gün ve 2017/498 esas,2017/324 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, açılan kamu davasının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK.nın 102/4, 104/2 ve CMK.nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİNE, hükmedilen cezanın infaz edilmemesine, dosyanın Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na TEVDİİNE, 30.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.